2 Ağustos 2020 Pazar

Kore'ye Giden Geredeli Çavuş Hüseyin Yılmaz'ın Anıları - Dr. Abdullah Demirci

KORE’YE GİDEN GEREDELİ BİR ASKERİN GÜNLÜĞÜ VE ŞİİRLERİ

                                                                   Dr. Abdullah DEMİRCİ

1. KORE SAVAŞI : Kore, Asya’ya ayak basmak için stratejik bir bölgeydi. II.Dünya savaşı müzakerelerinden sonra kuzeyi Sovyet, güneyi Amerika işgali altında olan Kore, fiilen ikiye bölünmüş durumdaydı. Güney Kore’de ve Japonya’da Amerikan kuveetlerinin bulunduğu göz önüne alınınca Amerika’nın stratejik açıdan kuvvetli bir durumda olduğu açıktı. Sovyetler, koministler Çin’de duruma hakim oluncaya kadar bu duruma tahammül gösterdiler. Fakat Çin 1949 sonunda kominist rejimin idaresi altına girince Sovyetlerin Asya’daki kuvvet pozisyonları iyice güçlenmiş oluyordu. Sovyetler’e göre Amerika’yı Asya kıtasından atmak zamanı gelmişti. Hem bu yapıldığı takdirde, Amerika’nın Japonya’dan da atılması kolaylaşabilirdi.

               İşte bu sebeplerden dolayı Moskova’nın talimatı ile Kuzey Kore kuvvetleri 25 Haizran 1950 sabahından itibaren Güney Kore’ye karşı saldırıya geçti. Saldırının bütün sınır boyunca yapılması herşeyin önceden planlandığını gösteriyordu.

               Bu açık saldırganlık karşısında Amerika Birleşik Devletleri, Birleşmiş Millet Anltşaması hükümleri gereğince Güney Kore’nin yardımına gönderilmek üzere çeşitli milletlerin askerlerinden meydana gelen fakat esas yükü Amerika’nın sırtlandığı bir Birleşmiş Milletler kuvveti teşkil etti. Bu kuvvet komutanlığına Amerikalı General MacArthur getirildi.

               Türkiye, Birleşmiş Milletler kuvvetine bir tugaylık bir kuvvetle katıldı. Milli Mücadeleden beri muharebe alanlarına girmemiş olan Türk askeri, Kore Savaşı’nda gerçekte destan denebilecek kahramanlık örnekleri vermiştir. Kore’de akan Türk kanı ve Türk kahramanlığı, Türkiye’nin 1951 yılında NATO’ya alınmasında çok mühim bir rol oynamıştır.

               1950 Haziran’ında başlayan Kore Savaşı 1953 Temmuz’unda Panmunjom mütarekesinin imzası ile neticelenmiştir. 2 yıl kadar süren mütareke görüşmeleri nihayet Sovyet lideri Stalin’in 1953 yılında ölmesi ve içerdeki iktidar mücadelesi dolayısı ile Sovyet Rusya’nın razı olması ile 27 Temmuz 1953’te sona ermiş, antlaşma imzalanmıştır.[1]



Antlaşmadan sonra Türk kuvvetleri bir süre daha Güney Kore’de kalmıştır. Günlüğün yazarı da bu dönemde Güney Kore’deki Türk Silahlı Kuvvetleri içinde görev yapmıştır.

2. GÜNLÜĞÜN YAZARI HAKKINDA BİLGİ : Bu Kore Savaşı sona erdikten sonra Kore’ye gönderilen askerlerden biri de Dörtyol’da askerliğini yaparken gönüllü olarak oraya gitmeyi isteyen Haydar oğlu Hüseyin Yılmaz’dır. 1932 yılında Bolu’nun Gerede ilçesinin Aktaş Köyü’ne bağlı Gölcük Mahallesi’nde doğan Hüseyin Yılmaz, askerliğini topçu çavuşu olarak yaparken evli ve 4 yaşında bir kızı var idi.

               Hüseyin Yılmaz’ın 10 Haizran 1954 tarihinde İzmir’de gemiye binmesi ile başlayan Kore günlüğünün düzenli bir şekilde tuttuğu söylenemez. Yılmaz, gemi yolculuğunu ve Kore’deki bazı gözlemlerini kısa notlar halinde yazıya geçirmiştir. 6 Nisan 1973’te Ankara’da vefat eden yazarımızın bu notları, 15 Ağustos 1955’te yurda dönmesi ile sona ermektedir. Yazarın aynı defterde ayrıca gurbet ve hasret yüküyle yazdığı şiirler de bulunmaktadır.

               Bu günlük ve şiirleri daktilo ederken yanlış yazılan kelimeler ve imla hataları tarafımızdan düzeltilmiştir.

3. KORE GÜNLÜĞÜ :

10 Haziran 1954                : General Leroy Eltinge Amerikan askeri nakliye gemisi ile saat 10:00’da İzmir’den hareket.

11 Haziran 1954               : Ege ve Akdeniz’de seyir.

12 Haziran 1954                : Akdeniz’de seyahat ve sabah 08:00’de Port-Said’e varış. Saat 12:00’da Port-Said’den ayrılış. Süveyş Kanalı’nda seyir. Saat 17:00’da İçmaliye’yi uzaktan görüş ve Timsah Gölü, Büyük Acı Göl.

13 Haziran 1954                : Gece Süveyş Kanalı’nın ikinci yarısını geçip, Süveyş Körfezi’nde seyahat.

14 Haziran 1954                : Kızıldeniz’de seyahat ve saat 15:00’da Cidde’nin hizasına geliş. Gemide 4 rekat namaz kıldık. Mevlam kabul eylesin.

15 Haziran 1954                : Kızıldeniz’de seyahatimizin ikinci günü.

16 Haziran 1954                : Kızıldeniz’de üçüncü gün ve Yemen sahilleri karşısı.

17 Haziran 1954                : Aden Körfezi’nde seyahat.

18 Haziran 1954                : Aden Körfezi’nin sonu. Çokotra Adası ve Umman Denizi’nde seyahat.

19 Haziran 1954                : Hint Okyanusu’nda birinci gün. Gemide hastaneye yattım.

20 Haziran 1954                : Hint Okyanusu’nda ikinci gün.

21 Haziran 1954                : Saat 14:00’te Seyran Adası’nda Kolombo’ya varış. Bir gece Kolombo’da kaldık.

22 Haziran 1954                : Sabah saat 05:00’te Kolombo’dan ayrılış ve Hint Okyanusu’nda seyir. Hastanede 4 tane iğne vurdular. Daha çıkarmıyorlardı fakat tercüman asteğmene söyledim, öyle çıktım. Çok fena zayıflamıştım. Geminin havasını götüremedim.

23 Haziran 1954                : Hint Okyanusu’nda seyahat.

24 Haziran 1954                : Hint Okyanusu’nda seyahate devam ve Nikobar Adaları’ndan Malakka Boğazı’na giriş.

25 Haziran 1954                : Malakka Boğazı’nda seyir.

26 Haziran 1954                : Sabah saat 06:00’da Singapur’u uzaktan seyir ve Güney Çin Denizi’ne giriş.

27 Haziran 1954                : Güney Çin Denizi’nde seyahatin birinci günü. Borneo Adası kuzey kıyısı açıkları.

28 Haziran 1954                : Güney Çin Denizi’nde ikinci gün. Filipin Adaları hizası.

29 Haziran 1954                : Güney Çin Denizi’nde üçüncü gün. Filipinler sahilleri.

30 Haziran 1954                : Güney Çin Denizi’nde dördüncü gün. Formoza Adası doğusu.

1 Temmuz 1954                : Formoza Adası kuzeyi ve Doğu Çin Denizi’nde seyahat.

2 Temmuz 1954                : Doğu Çin Denizi ve Sarı Deniz’de seyahat.

3 Temmuz 1954                : Sabah saat 07:00’de İnCon Limanı’nda gemiden iniş ve seyahatin son günü. İnCon’da gemiden indik. Baktım, bizim Türk tugayından bandocular gelmişler, hemen şerefli bayrağımızı asmışlar. Bando çalmaya devam ederken kahraman arkadaşlarımız şimdi biz, yeni varan kahramanlara öncü olarak doğru istasyona götürdüler ve bizlere “Hoşgeldiniz kardeşlerim” darken memleketten haber soruyorlardı. Hemen tren geldi, bindik. Öğle yemeğini trende yedik. İki tane kutu verdiler. Birisini açtım, erik hoşafı çıktı. Birisini daha açtım; ondan da et yemeği çıktı. Ekmek yok, ekmeksiz yedik.

                                             4 saat giderek, bir istasyona vardık. Baktım, Carvan cephesinde bulunan Türk topçu taburunun vasıtaları oraya gelmiş. Orada bir resmi geçit yaptık. Bizi hemen 1.Batarya’nın cemselerine bindirdiler. Yarım saatte bataryanın bulunduğu yere vardık. Orada bulunan kahramanlar yol boyunca dizilmişler, her birinin elinde fotoğraf makinesi, biz yeni varan kahramanların filmlerini alıyorlardı. Ve “Hoşgeldiniz arkadaşlar” diyorlardı. Biz de mahzun mahzun cevap veriyorduk. Rahmet de devamlı yağıyordu.

15 Temmuz 1954              : Tiyatroya ilk gittiğim tarih. Perşembe günü gittik. 3 tane Amerikan kızı vardı. İkisi sarı, birisi esmer idi.

24 Ağustos 1954               : Carvan cephesinden Munsanlı cephesine intikal ettik. 4 saatte geldik. Yerde ottan, taş bile görünmüyordu. Rahmet boyuna devam ediyordu. Çamur dizlerde idi. Topların mevzileri yok idi. Batarya kumandanımız Yüzbaşı .. İreç toplara yer gösterdi. Topumu, gösterdiği yere çamurdan zor götürdüm. Rahmet hala devam ediyordu. Yatacak yer yoktu. Amerikan cemseleri bizim cephaneleri götürdüler. Onlar da acele ediyorlar, “Boşaltın, gideceğiz” diyorlar. Zaten üzerimizde kuru yer kalmamıştı. Ceketleri çıkarttırdılar, bir atletle kaldık.

                                             Rahmet hala devam ediyordu. Cephaneyi boşalttık. Akşama bir saat kalmıştı. Yatacak yer yoktu. Sivrisinekler (sokacak) adam arıyordu. Subaylar “Çabuk olun” diye zorlatıyorlardı. Eratın takati kalmamıştı. Ne çare ki, yatacak yer yoktu. Derhal çadır kurmaya başladık. 3 tane çadır kurduk, 1.5 saatte içine girdik. Çamur hakeza -görseydiniz- halimize acırdınız. O günümüze de Allah’ıma çok şükürler olsun. Akşam da 9-11 devriyeliğim vardı. Çok karanlık idi. Öyle zahmet çektimki bir Allah’ım bilir bir de kendim bilirim.

25 Haziran 1954                : Ertesi gün derhal inşaate başladık. Haziran’ın 20’sine kadar kazma kürek elimizden düşmedi. Ne yazık ki, çavuş idim. Allah’ım ecir versin. Er olana akşama kadar inşaat, gece de inşaat nöbeti -15 yerde nöbet yerimiz- vardı. Ne yazık ki, gönüllü gelenler, gönüllü geldiklerine pişman idiler.

                                             O arada, Birleşmiş Milletler ordularının topçu taburlarıyla atış testimiz hala devam ediyordu. Allah’ımın inayetiyle testlerde iyi numara kazandık. Hayrette kaldılar. “Türk tugayının topçu taburu birinciliği aldı.” dediler. Hayrette kaldılar.

11 Kasın 1954                    : Munsanlı cephesinde 11 Kasım 1954 Perşembe günü saat tam 09:00’da başıma bir kaza geldi. Nöbetçi çavuşu idim. Batarya, 3 topla tabor atışına gitti. Ondan istifade ederek kuyuya giderek bir bidon su doldurup getirdim. Çadırda sobanın üzerine koydum. Soba da iyi yanıyordu. Bayrağı çekmeye gittim. Aradan 2 saat geçti, geldim. Su öyle kızmış ki bidon patlama derecesine gelmiş. Hemen aldım, çadırın uç tarafına götürdüm. Biraz hava alsın diye kapağını az oynattım. Birdenbire kapak öyle fırladı ki, içerisindeki buhar ve sıcak su suratıma yapıştı. Neye uğradığımı bilemedim. “Eyvah yandım” dedim.Suratım büsbütün yandı. Hemen tabura koştum. Melhem sürdüler, hastaneye göndermediler. Bataryaya geri geldim. Yüzüm büsbütün soyuldu.

30 Nisan 1955                   : Ramazan’ın 7’sinde nöbetçi çavuşu idim. Cumartesi günü 2.bataryanın mevzii değiştirme dolayısıyla kalktıkları yere .. yeri yapılmaya devam edildi.

1Mayıs 1955                      : Her bataryadan onar kişi çalıştı. Pazar günü yapılması tamam oldu.

2 Mayıs 1955                     : Pazartesi günü öğleden sonra şov kızları geldi. Seyrettik.

23 Mayıs 1955                   : Pazartesi günü. Ramazan Bayramı’[namazı]nı bataryamızın camisinde kıldık. Allah’ım Kabul etsin. Batarya kumandanımız da bizle beraber namazını kıldı. Namazdan çıktık. Caminin önünde bir sıralı safta dizildik. Batarya kumandanımız bayramlaştı, gitti. İçtima oldu, yine geldi. Şeker ve sigara dağıttı. Dörder tane de çikolata dağıttılar. Sonra tabor 3.bataryaya toplandı. Tugay kumandanımız Kurmay Albay Hilmi Kıray geldi. Bayramımızı kutladı ve çok teşekkür etti. Yakında anavatana kavuşacağımızı söyledi.

24 Mayıs 1955                   : Ramazan Bayramı’nda izinli 25 kişi Seul’e gitti. Bayram Pazartesi günüydü. Salı günü de izin bana çıktı. “Ben de gideyim, Kore’nin payitahtı [başkenti] Seul şehrini göreyim” dedim. 25 kişi gittik. 2 saatte vardık. Şehre girerken öyle fena bir koku var ki, insanı fena ediyor. Seul şehrinin içinde cemselerle bir saat dolaştıktan sonra garaja çektiler. İndik. Şehir çok kalabalık. Yüzde sekseni kadın, yirmisi erkek. Binaların duvarları kurşun yarası. Arabadan indik. Boysanlar hemen toplandılar. Biz de çarşının içine dağıldık. O geliyor. “Şakşi he biyes şikaşi şaksi, nambır van” diyorlar. Hepsine de “Kara” dedik.

Tarihsiz                               : Sayın vatandaşlarım sizlere Kore’nin ahvalinden anlatayım. Evvela ırzdan [namustan)]anlatayım. En fazla 15 yaşındaki kadınlar, kızlar şakşi olmuşlar. Nereye varsan şakşiden geçilmiyor. Bazıları para için, bazıları da ekmek için şakşilik ediyorlar.

                                             Yani bunlarda haya denilen hiç bir şey yok. Ekseriyası koministliği üzerinde taşıyor. Karısı, kocası, kızına mamasanlık, papasanlık yapıyor. Bir boysan maiyetine 3-4 şakşi almış nerede ordugah var oraları gezdiriyor. Yani böyle böyle çok. Halis imansızlardır.

22 Haziran 1955                : Çarşamba günü. Saat 07:00’da Munsanlı cephesinden ve bataryadan son olarak ayrıldım. Bir üsteğmen, dört de er Seul şehrinde bulunan 101 numaralı hastaneye gittik. Orada bataryanın kampa çekileceği odaları teslim aldık.

 

                                             Askerlik adresim şudur:

                                             Çavuş Hüseyin Yılmaz No : 30727

                                             Top Taburu 1.Batarya

                                             Türkiş Armey Forces

                                             Camet Tapa 5401            TOKİO-JAPAN

 

4.ŞİİRLERİ : Defterde yer alan şiirler ayrılık, vatan hasreti, askerlik vs. konularda yazılmış, bu duyguları dle getiren özensiz yazılmış, içten manzumelerdir.

                                            

                                             Yurdunu Allah’a bırak, çık yola

                                             Cenge deyip git ki, vatan kurtula

                                             Böyle müyesser mi gaza her kula

                                             Haydi kahraman asker uğurlar olsun

 

                                             AYRILIK

                                             İzmir limanını selamladı mendillerle askerler

                                            Yaktı gizli bir ateş kalbimi için için

                                            Her gönülde bir acı, her gönülde bir dert var

                                            Ben de gözyaşlarıma yalvardım için için

                                            Gözlerimin önüne hayalin yaklaşıyor

                                            Hayalin yaklaştıkça vapor uzaklaşıyor.

                                           

                                            VATANA ELVEDA

                                            Vatanım benim,

                                            Sevgisi içimde perçinlenen vatanım benim

                                            Sakın incinip, darılma. Daha dün beraberdik, günler ne güzeldi

                                            Bu ayrılık nereden geldi deme

                                            Kore’de bir oyun oynuyor; açılmış perde

                                            Kızılların boynunu vurup, geleceğiz

                                            Vatanım

                                            Çelik süngülerle düşmanı ezeceğiz

                                            Elveda vatanım elveda, bu sevda başka

                                            Sevda, yurt aşkı derler buna

                                            İnan ki her şeyden önce senindir senin

                                            Ne ise bütün varım

                                            Her şeyden daha aziz, daha güzel vatanım

                                            İstiklal Marşı ve şanlı bayrağın izi

                                            Hatırlayıp sorunca bizi

                                            O zaman de ki :

                                            Dün dedesi yurt yolunda ölmüştü

                                            Bugün torunu aynı yolun daha şereflisin düştü

                                            Gerçi bu yol, Kore dağlarında bitiyor

                                            Fakat benim gözlerimde istiklal aşkı

                                            Türk vatanı tütüyor

                                            Böyle söyle aziz vatanım, böyle de

                                            Çünkü vatan olmayınca, hiç bir şey olmaz

                                           

                                            KORE’YE DOĞRU

                                            Geçtiğimiz deniz

                                            Hint Okyanusu solumuza yaslanmış kocaman domuz

                                            Gidiyoruz önceden gidenler gibi

                                            Uzakta da olsa onlara tanıtırız kendimizi

                                            Tarihlere bakın adımız geçer

                                            Kahpe Çinlilere darbemiz yeter

                                            Allah büyüktür yoktan halk eder

                                            Şanlı tugayımız sarsılmaz azim ile Kore’ye gider

 

                                            ŞİİR

                                            Başımda kumandan göğsümde iman

                                            Bakın tarihe Türk eri ne yaman

                                            İspat etti bunu cihanda alem

                                            Biz Türk eri yan bakanı ezeriz

                                            Sulh için koşar cenk için gezeriz

 

                                            Dedem Çanakkale’de oldu şehit

                                            Öç almağa ant içtim Tanrı şahit

                                            Savaş etmeye az kaldı vakit

                                            Biz Türk eri yan bakanı ezeriz

                                            Sulh için koşar cenk için gezeriz

 

                                            Erim vatan içim atar yüreğim

                                            Asırlardır bükülmedi bileğim

                                            Karşıma çıkacak düşman göreyim

                                            Biz Türk eri yan bakanı ezeriz

                                            Sulh için Yaşar cenk için gezeriz

                                           

                                            MEMLEKET RÜZGARI

                                            Eser rüzgar burcu burcu kokarsın

                                            Bu sendeki koku ne?

                                            Her değdiğinden gördüğünden bir şey kaparsın

                                            Güzel güzel gül gül olur esersin

                                           

                                            Acaba değdin mi bizim dağlara

                                            Bizim dağlar çiçeklidir karlıdır

                                            Her yiğidi çifte çifte yarlıdır

                                            Söyle rüzgar doğruyu söyle bu sendeki koku ne?

 

                                            O bağlarında uçan kuşlar bizim dağın kuşu mu?

                                            Ya almışsın ya çalışmışsın doğru mu?

                                            Sarı mıydı mor muydu?

Söyle rüzgar söyle bu sendeki koku ne?

 

                                            TÜRKİYE’YE VEDA

                                            Türkiye sana ederken veda

                                            Kulaklarımda inleyen seda

                                            İsmini bana hatırlatsa da gözlerim

                                            Yine seni arar güzel Türkiye

                                           

                                            İzmir limanından bindik vapura

                                            Açıldık Akdeniz boyuna

                                            Onbirde uğradık Port-Said limanına

                                            Bir daha görüşmek üzere

                                            Elveda güzel Türkiye

 

                                            KORE İÇİN

                                            General Leroy gemisi götürüyor bizi

                                            Varınca ezeceğiz o kominist yezidi

                                            Dersini vereceğiz biz Birleşmiş Milletler

                                            Birbirine bağlandı ondan gayrı devletler

 

                                            Dünya hayret etti o bir avuç askere

                                            Ölmedikçe bekleriz, istemeyiz teskere

                                            Şifa oluruz Kore’de bekleyen dertlere

                                            Biz bekleriz ölmedikçe, istemeyiz teskere

              

                                            BİR NASİHAT

                                            Derdimle kalemi aldım elime

                                            Ne gelse yazarım garip dilime

                                            Yar vurdu tekmeyi benim belime

                                            Şimdi benim halim yaman dostlarım

 

                                            Soyadıma bakıp gamsızlanmayın

                                            El ne derse desin hiç inanmayın

                                            Yar size can verse sakın kanmayın

                                            Zehir eder hayatı aman dostlarım

 

                                            Ben de zamanında yare inandım

                                            Yalancıdır demedim sözüne kandım

                                            Ne çare sonunda yürekten yandım

                                            Dertli eder insanı cenan dostlarım

                                           

                                            Benden bir nasihat aman kanmayın

                                            Kadın şeytanıyla nare yanmayın

                                            Aşk denen nesneyi sakın anmayın

                                            Ah çeker sonunda aman dostlarım

 

                                            KORE YOLUNDA

                                            Kore’de yiğitlerin kanları akar

                                            Nice analar yollara bakar

 

                                            Dünya değirmendir boyuna döner

                                            Nice ocaklar bu yüzden söner

                                           

                                            Vatanımda kaldı o güzel dağlar

                                            Evde ana babalar bizlere ağlar

 

                                            Kafir Çin’in anası eşi

                                            Köpekler gibi sürünür leşi

                                           

                                            Türkler her yerde can verdi

                                            Yirmiüç günde Kore’ye geldi

                                           

                              -----------------------------------------------------------------

                                            Kore’ye gidiyoruz kahraman erler

                                            Yıkılmaz sarsılmaz bize Türk derler

                                            Din için harp etti çok peygamberler

                                            Buna inanırız imanımız var

 

                                            Çağırdılar bizi silah başına

                                            Tanrım kuvvet versin Türk ordusuna

                                            Sıdkıla koşalım düşman peşine

                                            Atanın göğsünde nişanımız vardır

                              ----------------------------------------------------------------

                                            Sıtkı kutludur başımızda mendimiz

                                            Çok yaşasın askerimiz ordumuz

                                            Rusların kökünü kesmek derdimiz

                                            İntikam alacak zamanımız vardır

                                            Kızıl Çinlileri süngüye takarak

                                            Böyle kahraman erlerimiz vardır

                                            Yüzbin düşmanla etrafımız sarılsa

                                            Verilen bir emirle çelik çemberler yarılır

                                            Allah Allah diye süngüsüne sarılır

                                            Alnımız açıktır

                                            

                                            KORE HAKKINDA

                                            Kore dağlarında ot kucak kucak

                                            Ne bilsin caynızlar[2] Türkler basacak

                                            Yağmur yerine mermi yağacak

                                            Hele bir gezelim Kore dağını

 

                                            Kore dağlarında devriye gezeriz

                                            Caynızlar gelirse başını ezeriz

                                            İnşaallah sulh olur vatana döneriz

                                            Gelmişken gezelim Kore dağını

 

                                            Talime çıkarken bir sevinç tuttu

                                            Zalim kasaturam gözüme battı

                                            Sılada sevgilim beni unuttu

                                            Kardeş, bir gezelim Kore dağını

                                           

                                            Sabah saat sekizde içtima olur

                                            Nöbetçi çavuşu eratı bulur

                                            Nöbetçi subayı tekmili alır

                                            Hele bir gezelim Kore dağını

 

                                            Kore dağlarının yalçın taşları

                                            Üstümüzde dönen ecel kuşları

                                            Nice şehit verdik din kardeşleri

                                            Bir gezelim kardeş Kore dağını

                                           

                                            Kore dağlarının hazımdır yazı

                                            Ağlayarak aldım elime sazı

                                            Sılada ağlıyor o körpe kuzu

                                            Kardeş bir gezelim Kore dağını

                                           

                                            Kore dağlarının yalçındır taşı

                                            Dalgamızı bozan bizim yüzbaşı

                                            Kore kızlarının incedir kaşı

                                            Hele bir gezelim Kore dağını

                                           

                                            Mete Yurdakul emir veriyor

                                            Piyadeler süngü takmış yürüyor

                                            İstihkamlar önde mayın döşüyor

                                            Hele bir gezelim Kore dağını

                                           

                                            Kore dağlarında kar bölük bölük

                                            Vatandan ayrıldım ciğerim delik

                                            Zaten ben olmuşum yaralı geyik

                                            Hele bir gezelim Kore dağını

                                           

                                            Kore dağlarına yağıyor dolu

                                            Caynızlar kaçıyor şaşırmış yolu

                                            Bunu söyleyen Mehmet’in oğlu

                                            Hele bir gezelim Kore dağını

 

                                            Saat onikide aldım nöbeti

                                            Düşünerek yazdım onbir beyiti

                                            Müjde arkadaşlar askerlik bitti

                                            Bir gezelim kardeş Kore dağını

 

                                            Kore dağlarının büyüktür taşı

                                            Sığmadı vatana bu bükülmedi başı

                                            Nice annelerin aktı gözyaşı

                                            Kardeş bir görelim Kore dağını

                                           

                                            Geldim Kore’ye baktım dört yana

                                            Süremedim sefayı ben kana kana

                                            Hakkını helal eyle ey garip ana

                                            Hele bir gezelim Kore dağını

                                           

                                            Kore’ye ilk adımı attım

                                            Tatlı yüreğime avular kattım

                                            Onun acıları yüreğimi yaktı

                                            Hele bir gezelim Kore dağını

                                           

                                            Kore dağlarına serdim postumu

                                            Bilemedim düşmanımı dostumu

                                            Bilmem babam memlekette hasta mı

                                            Gelmişken gezelim Kore dağını

 

                                            Kore’nin suları ilaçlıdır içilmez

                                            Memlekette sular soğuk ondan geçilmez

                                            Kanunlar ağırdır buradan kaçılmaz

                                            Hele bir gezelim Kore dağını

 

                                            Çok sıcaktır zalım Kore’nin yazı

                                            Boynuma dolanan caynızın kızı

                                            Hiç çekilmez subayların nazı

                                            Kardeş bir gezelim Kore dağını

                                           

                                            Caynızlar tel çitinden sızıyor

                                            Subaylar da çavuşlara kızıyor

                                            Nöbeti bırakıp erler kaçıyor

                                            Bir gezelim kardeş Kore dağını

                                           

                                            AĞLAMAYIN ANNELER

                                            Kore’den nasip olur geliriz

                                            Biz Türk’ün her bir huyunu biliriz

                                            Sağlık olsun geriye döneriz

                                            Ağlamayın anneler geriye geliriz

 

                                            Bu sene Kore’ye bizden seçtiler

                                            İlk cephede kanımızı içtiler

                                            Süngüyü takınca Çinliler geri kaçtılar

                                            Ağlama annem ben de gelirim

                                           

                                            Ağlasana annem Kore’ye gideriz

                                            Bir sene böyle harp ederiz

                                            Siz orada ağlarsanız biz burada ne ederiz

                                            Geliriz anneler bir geliriz

                                           

                                            Garip başım Kore’de mi gidecek

                                            Kahrolasıca Kore ne zaman bitecek

                                            Ölmeyenler muradına erecek

                                            Ağlamayın anneler can sağolsun

                                           

                                             Kore’ye gidenler geri gelir mi

                                            Vadesi yetmeyen insan ölür mü

                                            Bunu Allah’tan başka kimse bilir mi

                                            Ağlama anneciğim sağ olur gelirim

                                           

                                            Emir yazıyorum daim alaya

                                            İleri arkadaşlar çıkın kaleye

                                            Kimi gelir kimi gelmez sılaya

                                            Ağlama annem sağ olur da gelirim

                                           

                                            Arkadaşım vuruldum akıyor kanım

                                            Şerefli sancağım yüzlaşım beni

                                            Kardeşim yanımda verince canı

                                            Kader böyle imiş ağlama anne    

                                           

                                            Kore’ye gelmeye verdiler karar

                                            Demirkırat, Halk partisi beraber

                                            Yaşasın başkanımız, hakkımızı arar

                                            Şehitler mezarını kazın Kore’ye

                                           

                                            Ölene rahmet sağolsun sağlar

                                            Annesi olanlar elbette ağlar

                                            Babasız yavruları annesi neyler

                                            Ağlamayın anneler sağ olur dönerim

                                           

                                            Gizli söyleyin anneme kardeşime

                                            Yanmasın bana yansa da ne çare

                                            Bizlere mesken oldu zalim Kore

                                            Ağlama anneciğim geri döneriz

 

                                            Türk topları düşmanı ezer

                                            Toplandı şehitler mezarım kazar

                                            Şehit olanların mezarını yazar

                                            Şehitler mezarın kazın Kore’ye

                                           

                                            Düştüm kardeşler ben de şehit yoluna

                                            Türk şanı için razı oldum ölüme

                                            Şehit bayrağımı aldım elime

                                            Ağlama anne ben de gelirim.                     



[1] Prof. Dr. Fahir Armaoğlu, 20.Yüzyıl Siyasi Tarihi, Ankara 1983 s.454-455, İş Bankası Yayını

[2] Caynız : Gelişmemiş, zayıf insan


Çavuş Hüseyin Yılmaz Kore'de

                                                   Çavuş Hüseyin Yılmaz Koreli Çocuklarla

                                  Çavuş Hüseyin Yılmaz Kore'de

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder