Yedi Uyurlar Hakkında Bilgiler
Ülkemizdeki tarihi ve dini değerlere sahip bazı mekânların paylaşılmasında illerimiz hatta ilçelerimiz arasında çekişmeler, tartışmalar yaşanmaktadır.Dünyaca meşhur Nuh'un Gemisi, Ağrı Dağında mıdır yoksa Cudi Dağında mı? Ya da “Nemrut Dağı, Adıyaman'a mı yoksa Malatya'ya mı aittir?” Bu çekişme mahkemelere kadar yansımaktadır.
Yedi Uyurların mekânı olarak dünyada birçok yerin adı geçerken ülkemizde bu mağaranın bulunduğu yerler arasında altı yerin adı geçmektedir. Bunlar; İçel'in Tarsus, Kahramanmaraş'ın Afşin ilçesi, Hıristiyanlar tarafından da Yedi Uyurların mekânı kabul edilen İzmir'in Efes, Diyarbakır'ın Lice, Eskişehir'in Han ilçesi ve Manisa’nın Akhisar ilçesinde bulunan mağaralardır.
Tarsus sınırları içinde bulunan Ashab-ı Kehf mağarasının son yıllarda tanınan bir turizm merkezi haline gelmesi, Afşinlileri harekete geçirmiştir; Afşinliler, Yedi Uyurlar’ın kendi ilçelerindeki mağarada yaşadıklarını iddia edip, Afşin Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açtılar. Sonuçta, üniversitelerin Fizik ve Astronomi öğretim üyelerindenden oluşturulan bilirkişi heyeti, Afşin’de bulunan mağaranın Kur'an’da anlatılanlara uygun olduğuna karar verdi.. Ancak bu tespit kamuoyuna gerçek Ashab-ı Kehf mağarası Afşin'deymiş ve Afşin, bilimsel olarak Yedi Uyurlar’ın mağarası olarak tescillenmiş gibi aksetti.Basında da haber, “Ashab-ı Kehf Tarsus ve Afşinlileri Küstürdü “gibi başlıklarla sanki bu mağaraları bünyelerinde barındıran Afşin ile Tarsus arasında bir çekişme olarak yer aldı.Dolayısıyla çalışmamızın hedeflerinden biri , Yedi Uyurların mağarası olarak şu ilçeyi, bu mekanı kabul etmek veya göstermek değil .Tam tersine sahip olunmakla gurur duyulan bu mekanların çevresinde oluşturduğu kültürü, etkiyi, günlük hayata ve sanata yansımasını belgelemektir.
Kısaca amaçı, Hıristiyan ve İslam kültüründe önemli yer tutan Yedi Uyurlar ( Ashâb-ı Kehf) hikâyesinin bir kült olarak, kaynakları ile beraber ortaya konulması, gelişimi; sözlü, yazılı ve elektronik ortama aktarılmış hallerini tespit ederek, değişik edebi türlere dönüşmeleri olarak açıklanabilir.Yedi Uyurlar Hikâyesinin Türk kültürüne girişi, yansıması, değişik şekillerde ifade edilişi, bu çalışma ile ortaya konmaya çalışılacaktır. İncelemede, sözlü kültürde yaşayan Ashâb-ı Kehf ile birlikte hikâyenin el yazması ve matbu nüshaları üzerinde ve aynı zamanda farklı edebi-sanat türlerine (destan, hikâye, roman, sinema, tiyatro vs.) dönüşümleri ele alınmıştır.
konumuz Yedi Uyurlar (Ashâb-ı Kehf), bir mağaraya sığınarak üç yüz dokuz yıl uyumuş olan yedi kişinin hikâyesidir. Kehf, Arapça’da mağara demektir. Bir mağaraya sığınarak yüzlerce yıl uyumuş Ashâb-ı Kehf’in hikâyesi Kur’an-ı Kerim’de XVIII. Sure olan, Kehf suresinde anlatılır. Hikâyeye Kur’an’da yer verilmesi, konunun Müslümanlarca önemsenmesine yol açmıştır. Ayrıca, bu uyuyan yedi kişinin Hıristiyan olması veya Hıristiyanlığın yayıldığı dönemde uyanması, hikâyenin Hıristiyanlar tarafından benimsenmesine ve yaşatılmasına imkân sağlamıştır.
Hikâye kısaca şöyledir:Tek tanrıya inananlar, yani İsa’dan sonra Hıristiyanlık dinine inananlar zamanın imparatorları ve idarecileri tarafından çeşitli işkencelere tabi tutuluyor ve öldürülüyordu.Allah’a inanan yedi genç (Yemliha, Mislina, Makselina, Mermuş, Debermuş, Sazenuş, Kafestatayyus) ve köpekleri Kıtmir, zamanın idarecisi Takyanus’ (Dakyanus) un zulmünden bir mağaraya sığınmışlar. Ancak, burada Allah’a ibadet ederken uyuyakalmışlar. Takyanus da bu mağaranın önünü bir duvarla ördürmüş. O zamanın bir tarihçisi de bu olayı tarihleyerek bir levhaya yazıp mağaranın kapısına asmış. Aradan yüzyıllar geçmiş .Bir çoban, dağda koyunlarını otlatırken mağarayı bulmuş ve duvarı yıkmış. Ancak nöbette bıraktıkları Kıtmir, havlayarak uykudan uyanmış. Tabii diğer yedi genç de uyanmışlar karınları aç olan ve yalnız bir gece uyuduklarını sanan gençler aralarındaki Yemliha (bazı kaynaklarda Mermuş ) adlı genci pazara ekmek ve yiyecek almak üzere yollamışlar. Fırına ekmek almaya giden Yemliha, 309 yıl önceki parayı fırıncıya vermiş, böylece mesele ortaya çıkmış. Tabii bütün şehir halkı durumu öğrenmiş ve doğruca mağaraya koşmuşlar. O zamanın papazı da Kıtmir dahil diğer gençleri takdis etmiş. Fakat yedi genç ve Kıtmir yeniden uykuya dalmışlar ve bir daha hiç uyanmamışlar. Bu hikâyenin pek çok rivayetleri mevcuttur. Şahısların ismi ve sayısı da rivayetlere göre değişmektedir.
Genellikle tarihçiler Yedi Uyurlar olayının putperest Roma imparatoru Decius (M.Ö. 249-251), veya Diokletianus (M.S. 285-305) ile başlatırlar ve Doğu Roma – Bizans İmparatoru Theodosios II (M.S. 408-450) devrinde sonuçlandırırlar.
Ashab-ı Kehf mağarasının bulunduğu yer ile ilgili olarak pek çok rivayet ve iddialar mevcuttur. Türkiye sınırları içinde altı, Türkiye dışında ise on iki yerde bu mağaranın olduğuna dair iddialar vardır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder