GEREDE’DE KÜLTÜR MÜZESİNE DOĞRU
DR. ABDULLAH DEMİRCİ
“Kültür mirasımızı; bizi ve yaşadığımız yöreyi başkalarından farklı yapan özellikleri öğrenmek, bu ayrıcalığımızla kültürümüzü zenginleştirmek için tanımalıyız”
Abdullah DEMİRCİ
Türkiye’de coğrafi şartların çeşitliliği, halk geleneklerine, giyimine, barınmasına da yansır. Bunun sonucu Anadolu insanının yaşadığı yurdun dağlık, ovalık, bozkır, kıyı olmasına göre giyim kuşamı, tarım araçları, töreleri kısacası folkloru da çeşitlilik gösterir.
Gerede yöresinin kendisine, iklimine ve coğrafi şartlarına uygun konut tipleri (Şehir, Köy, yayla evleri),el sanatları ve üretim araçlarını yine tanıyıp bilmenin yolu onları müzeye taşıyıp, sergilemekten geçer.
Eğer hızla kaybolan veya kaybolmuş eski yaşantımızın örneklerini bu mekanlarda canlandırabilirsek, insanlara tarih bilinci kazandırabiliriz .Böylece insanımıza yaşadığı yerin, köklü bir kültürü barındırdığını öğrenme imkanı sağlanmış olur.
Bugün Safranbolu, Ürgüp, Göreme, Avanos, Beypazarı önemli turizm merkezleri olmuştur. Bunun sebebi bu yörelerin kültürel ve coğrafi özelliklerini korumuş ve tanıtmış olmalarıdır.
Bilindiği gibi Bolu Valiliğinin hazırladığı gelişme planında Gerede’nin bir sanayi ve turizm şehri olarak gelişmesi öngörülmektedir. Zaten Gerede,Gerkonsan tecrübesi ve dericilik sanayisi ile bu alanda bir birikime sahiptir. Organize Sanayi Bölgesindeki yatırımların artmasıyla da hatırı sayılır bir yere geleceğini umuyorum.
Özellikle kış sporları ve sağlık turizmi ile turizmin ilerleyeceğine; orman, yayla turizminin gelişmesi ile de Gerede’nin daha çok tanınacağına, gelişeceğine ve kazanacağına inanıyorum. Ancak bunun da bir sektör haline gelebilmesi için yatırıma ve yetişmiş iş gücüne ihtiyaç duyduğu açıktır.
Turizmin bir çeşidi de bugün artık kendini kültür turlarıyla gösteren kültürel turizmdir. Yani bir yöreyi gezen kişi, artık oranın sadece doğal güzelliğinin yanı sıra bölgenin kendine has maddi ve manevi değerlerini görmek, tanımak istemektedir. Yaygınlaşan televizyon, radyo yayınları sayesinde artık bırakın Türkiye’yi çıkan bir akım, müzik, moda aynı anda dünyaya yayılmakta, tanınmaktadır. Dolayısıyla insanlar, gitgide birbirine benzeyen, aynı yemeği yiyen, aynı müziği dinleyen, benzer giyinen bir dünyada farklılığı merak etmekte, ilgi duymaktadır.
Böyle bir gelişmede Gerede de kaybetmediği kendine özgü değerleri ile öne çıkmalı, bunu önce kendi sahiplenmeli ve bunu pazarlamalıdır. Bu da başkalarından beklenmemelidir.
Gerede’nin yöresel mutfağı, panayırı, halk müziği ve oyunları, ziyaret yerleri, tarihi eserleri kültür turizminin başlıca unsurlarıdır. Bunları tamamlayan ise geçmişten günümüze Gerede’nin tarih ve kültürünü sergileyen, mahalli özelliklerini yansıtan bir müzenin kurulmasıdır.
Kurulacak böyle bir müzede yörede geçmişte kullanılan giyim kuşam, tarım aletleri ve ürünleri, mahalli el sanatları (bakırcılık v.s.), yöresel mutfak ürünleri, dericiliğin gelişimi sergilenebilir. Geleneksel bir Gerede evinde günlük hayatın nasıl geçtiği canlandırılabilir. Böyle bir müzenin mesela eski Gerede Belediye binasında kurulması kültürle ,tarihi buluşturabilir.
Böyle mahalli bir müzenin kurulması ile öncelikle Gerede’nin yeni yetişen nesli yaşadıkları yerin sadece 21. yüzyılda yaşanan bir yer olmadığını, zengin bir tarihi, kültürel mirasa sahip olduğunu görecektir. İkinci olarak da Gerede’ye gelenler buranın iyi havası, suyu, doğal güzelliği olan ama aynı zamanda zengin bir tarihi mirası olduğunu keşfedecektir.
Ticari olarak düşünülmemesi gereken bu girişim, mutlaka Geredelinin desteğini alarak uygulanmalıdır. Çünkü bu müzeyi zenginleştirecek olan ve sahip çıkan yine Geredeli olmalıdır.
Bu yapılmadığı takdirde Gerede’nin ve Geredelinin elinde olan kültürel – günümüzde artık ticari de – olan ürünler kaybolacak, satılacak veya atılacaktır. Su akarken doldurulur misali etnogratik değere sahip malzemeler bir an önce derlenmeli ve böyle bir müzede sergilenmelidir. Aksi durumda bu parçaları bir daha bulamaz duruma düşeriz ve yarın çok geç olabilir.
Bunun maddi bir takım sorunları da olacağı düşünülerek sponsorlar bulunmalıdır. Her şeyi başkalarından beklemek yerine Gerede’nin imkanlarını kullananları veya Gerede’de kazandıklarını başka yerlerde harcayanları bu işe teşvik etmek görevimiz olmalıdır.
Günümüzde artık devletin yavaş yavaş bu tür hizmetlerden elini çekmekte olduğunu unutmadan sivil toplum kuruluşları bunun Gerede’nin geleceğine yapılmış bir yatırım olduğunu unutmamalıdır. Bu konuda en büyük destek ve öncülük görevi belediyeye düşmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder