GEREDE SOHBET TOPLANTILARI
Abdullah DEMİRCİ*
Giriş
Arapça asıllı sohbet kelimesi sözlükte “dostça, arkadaşça konuşarak hoş bir vakit geçirme, söyleşi, yarenlik, hasbıhal” olarak tanımlanmaktadır (Türkçe Sözlük 1988:1321).
Sohbet toplantıları veya alemleri ise dostlardan, tanıdıklardan, sadık arkadaşlardan oluşmuş kış aylarında haftada bir toplanıp, hem boş zamanı değerlendiren, hem eğlendiren hem de gençleri belli bir disiplin içinde yetiştirmeyi amaçlayan, sadece erkeklere açık bir kuruluş veya organizasyondur.
Sohbet Toplantıları benzeri kuruluşlar, ülkemizde geçmişten beri mevcutsa da günümüzde ancak bazı yörelerde yaşatılamaya çalışılmaktadır.
Gerede Sohbet Toplantısı benzeri faaliyetler, ülkemizde Barana, Delikanlı Teşkilatı, Gezek ,Muhabbet, yaren teşkilatı gibi adlarla anılmaktadır( ER 1988:3-4).
Sohbet için şöyle bir tanım da vardır:”içkisiz,kadınsız, edep ve terbiye dairesinde ve çok sıkı bir disiplin altında yapılan, içinde müzikle raksın önemli yer aldığı, ahlâki, içtimai bir toplantıdır”(YÖNETKEN 1966:24-25)
Yaran sohbetleri için Refik Soykut’ un yaptığı tanımlama hemen hemen Gerede sohbet toplantısı için de geçerlidir:
”Köylerde, kasabalarda ve hatta bazı il merkezlerinde gençlerin uzun kış geceleri bir araya gelip kurdukları bir sohbet toplantısına bu isim verilmiştir. Başta gözetilen amaç; iş zamanları dışında gençleri başı boş bırakmamak kötü yollara sapmalarını önlemek, hem eğlendirmek, hem eğitmektir. Millî, dinî, içtimaî konularda bildiklerini geliştirmek gibi hususların da dikkate alındığı bu tür toplantılar bir çeşit Halk Eğitimi niteliğini taşımıştır.
Milli gelenek göreneklerin unutulmaması, köy veya mahallelik bilincinin yaratılması/yaşatılması, sevgi ve saygı, birlik, beraberlik ve böyle bir çok faziletli duyguların geliştirilmesi sağlanmıştır.
Bir köy veya mahallede birden ziyade sohbet toplantısı kurulabilmiş ve kış boyu devam etmiştir. Sohbetlere kabûl edilmek nasıl gençler arasında şerefli bir paye ise: sohbetten atılmak da o derecede düşüklük sayılmıştır.”(SOYKUT,1980:29)
Gerede yöresinde 150-200 yıllık tarihi olduğu tahmin edilen Sohbet toplantıları geleneği 2.Dünya savaşı yıllarına kadar yaşamıştır. Bugün çocukluğunda ve ilk gençlik yıllarında bu toplantılara katılmış yöre insanları mevcuttur. Gerede ilçesinin bağlı bulunduğu Bolu’da da bu tür kış sohbetlerinde var olduğunu biliyoruz.”kış gecelerinin ilk günlerinden itibaren yapılan sohbetler, Bolu’nun bütün halkiyatının göğsünde toplanmıştır. İşitilmemiş türküler, özel âdetler sazların ve sözlerin nağmeleriyle nesilden nesile yaşıyor. Sohbeti eğlenmek ve hoşça vakit geçirmek için yapıldığı gibi aynı zamanda memleket gençliğine tam bir seciye vermek, adam yetiştirmek gayesini de taşır. Sohbette bir BEY ve bir de HICIP denilen adam seçilir. HICIP bir havlu veya büyücek bir mendilden yaptığı tura ile beye seslenerek oyunu devam ettirir. Konuşan olursa bey, şekerli veya sade tarafından tura vurulmasını emreder. Ve daha başka türlü cezalar da verilir”(DİNÇTÜRK 1987).
SOHBET TOPLANTILARI
Sohbet Toplantılarının şu amaçlar için yapıldığı söylenebilir;
1-Uzun kış gecelerinde iyi bir vakit geçirmek.
2-O günün toplum anlayışına göre,evden dışarıya velisiz,yalnız başına çıkmaya izinli sayılabilecek,bıyıkları yeni terlemiş ve iş hayatına atılmak çağına gelmiş,çocukluktan delikanlılığa geçmiş olan gençlere yeni girecekleri cemiyet hayatı hakkında gerekli bilgilerin toplum kurallarını öğretmek, mert ve olgun bir erkek olarak yetişmesini sağlamak
Bu yönleri ile sohbetler birer gençlik kuruluşları niteliğindedir. Buradan yetişen genç,arkadaşları arasında üstün sayılır. Ocaktan kovulan gence kötü gözle bakılır. Kovulma,o gencin sosyal ve ekonomik hayatını da etkiler.
3-Ekonomik yönden Esnaf Derneklerine bağlı olanları sosyal bakımdan da bir ocağa bağlamak.
‘‘Gerede merkezinde an’ane haline gelmiş olan sohbet âlemi bir terbiye ve eğlence yuvasıdır. Bundan 100-150 sene önce Gerede sinema ve tiyatro gibi eğlence yerleri olmadığı için halk bunların yerini tutan karagöz ve sohbet eğlenceleriyle eğlenirlerdi. İşte bu âlem ve an’ane eskiden yeni nesle intikal ederek, her sene kış aylarında canlandırılmaya çalışılmaktadır”(ERGEZEN:1958)
“Bu âlemler hem tatlı bir eğlence vasıtası, hem de bir nevi geniş terbiye ve öğretim ocağı olarak görünüyor. 17 yaşına basan her öğrenci, babası, sohbet başı olan Başeski’ye teslim ederdi. Artık onun karakterlerinden, babasından daha çok, Başeskiyi, oyunları bilmek, o çevrenin yetiştirdiği âşıkların eserlerini tanımak zorundaydı. Kendisinin de deyişler demeye çalışması gerektirdi.
Sohbet âlemleri, hemen hemen kendisiyle çağdaş olan Lonca kurumları kadar saygı kazanmıştı. Başeski’nin sohbetten attığı adam kötü sayılırdı. İktisadi bakımdan loncalara bağlı olan genç, sosyal bakımdan sohbet âlemlerine bağlı idi”
(YALÇIN:1945).
Kuruluş:Her yıl sohbet yapmak isteyen gençler,sonbaharda toplanarak sözü dinlenir yaşlı birisini kendilerine baş seçerler. Buna “Başeski”adı verilir. Başeski de kendine kuvvetli birisini kendine çavuş tayin eder. Çavuş başeskinin icra organıdır. İdare kurulmuştur. Başeski münasip bir günde gençleri toplantıya çağırır. Konular tartışılır ve şu kararlar alınır:
a)Sohbetçinin çarşıda gidip geleceği kahve hangisi olacaktır.
b)Sohbetin başlayacağı hafta.
c)Kaç hafta devam edeceği
d)Kimlerin evinde sohbet yapılacağı
e)Sohbetin masrafının nasıl finanse edileceği
Bu kararlar alındıktan sonra sohbetçiler adeta birbiri ile kardeş olmuşlardır. Aralarında münazaalı işler kardaşce başeski tarafından halledilir. Sohbet genellikle haftanın Pazar kurulan günü olan, Cumartesi gecesi yapılır.
Sohbetçi, kendi kahvesinden başkasına gidemez. Kahve onların bir kulübüdür. Adeta kulübün reisi başeskidir. Kahvede her şey temiz ve düzenlidir. Gürültü yoktur, konuşmalar, oturup kalkmalar, gidip gelmeler başeskinin gözünden kaçmaz.
Çalgı takımları arada sırada çalgı çalar. Maniler, koşmalar okunur. Aşıklardan seçme beyitler söylenir. Gençlere saz ve söz öğretilir.
Sohbetçi sohbete sarhoş gelemediği gibi kahveye sarhoş bir arkadaşını da sarhoş olarak getiremez. Misafir olarak gelenlerin de sohbet törelerine uyması gerekir.
Sohbetin kararlaştırılması ve Başeskinin seçilmesi
Sohbete başlayışın da kendine göre bir şekli vardır. Sohbetçiler bir kahveye gider gibi sohbet evine gidemezler. Sohbete dahil olan en az 35 kişi, sohbetin kararlaştırılması için bir hafta önceden bir evde toplanarak ziyafet düzenler. Ferfene adıla düzenlenen bu eğlence çalgı ve oyunlarla sabaha kadar devam eder. Yemekler yenir, kahveler içilir. Ferfenede bulunanlar aralarında bir Başeski (reis), bir çavuş(yardımcı) 4 kişilik de aza (idare heyeti) seçerler.
Bir hafta evvel sohbet yapılacak ev ve sohbetçilerin toplanacağı mahal, saat kararlaştırılır. Belirli saatte bütün sohbetçiler toplanır.
Şu şekilde sıralanarak sohbet evine girerler. 1-Başeski 2- Çalgıcılar.
(saz, dümbelek, darbuka ve zilli maşa) 3-Kıdemli sohbetçiler. 4-Genç sohbetçiler. Bu sırayı hiç bozmadan sohbet evine yaklaşırken “ sohbet peşrevi çalınır,, evdeki diziliş yukarıdakine benzer. Bir yarım daire halinde otururlar. Yarım dairenin tam ortasında Başeski, solunda sazcılar ve çalgıcılar, sağında kıdemlerine göre sohbetçiler sıralanır.
İlk iş olarak başeski ev sahibine yardımcı olarak iki kişi seçer. Bundan sonra kahveler içilir. Artık sohbetin başlama zamanı gelmiştir. Sohbet başlayınca Başeski, çavuşu çağırır duvarda asılı duran turayı ister. Herkes “mühür” denen aşığı atar. Bu noksan ve kötü taraflarını gördüklerini cezalandırmak için Başeski’nin kolladığı bir fırsattır. Bu fırsatı yakalayarak, aşığı atanı Çavuş vasıtasıyla yanına getirtir. Kendisine uygun bir ceza verir, kabahati çoksa, ayağına Tura ile vurulur. Bu iş devam ederken aşığı dük oturan biri çıkarsa Başeski Turayı ona verdirtir. Başeski, iyiyse, aşığı dük oturan Başeskiliği yine ona verir. Değilse yerine kendi geçer.
Çavuş, aşığı düz oturtanı başeskisinin yanına getirir. Bu sefer aşığı Başeski atar. Eğer o da düz getirirse ne ala. Getirmezse, yerinden kalkar ve adama “ Başeskiliğin mübarek olsun “ diyerek yerini gösterir. Eğer Başeski fena ise yeni Başeski seçimi yapılmış olur. Değilse Başeski adayı hakkından vazgeçerek ve bütün sohbetçilerin de onayını aldıktan sonra eski Başeskiyi yine yerine oturtur sohbetin kurulmasından sonra da oyun ve eğlenceler başlar.
Bu seçilen Başeski, Çavuş, idare heyeti sohbete dahil olan arkadaşlarının içinde maddi durumları zayıf olanlardan başlamak üzere iki kişiye çimke (yani ocak) verirler. Yani sohbet bu ocak verilen şahıslardan başlar. Para durumu zayıf olanlar ilk partiye alınır. Çünkü sohbet ilkbahara kadar devam edeceğinden ilkbaharda sohbeti yapan şahıslar et ve yemeklik maddeler pahalılaşacağında masraflar da fazlalaşır. Bunu düşünerek zenginlerin sohbeti sonraya bırakılır.
Sohbet bu şekilde kurulduktan sonra çimkeye otururlar.
Çimke şöyle olur:
Sohbete başlanacak ev sahibi ortada bir sandalye üzerine oturtulur. Oturanın başına bir sandalye geçirirler. Oturandan Başeski bir mendil ister. Bu mendil içine biraz et, pilav, tatlı konur. Mendile çıkılanıp bir tabak içine konur. Bu mendil tabakla oturanın karşısında tutulur, çalgıyla çimkeye başlanarak şu mani söylenir:
Hele ben işimi bitirdim.
Geldim yerime oturdum.
Çimke çanağını getirdim.
Hele hoy bire hoy.
Canım yan yan.
Bu mani söylendikten sonra çıkıyı çimkeye oturana uzatırlar. Almak isterken geri çekerler, vermezler. Şu maniyi söylerler:
Aldım sandık sanamadım.
Bu çimkeyi yiyemedim.
Hele hoy bire hoy.
Canım yan yan.
Almazsan da,
Uğurlar olsun.
Bu beyit söylenirken sandalyede oturana da sigara tütsüsü verirler. Tekrar şu beyti söylerler:
Kazancılar mengenesi
Hey urumeli çingenesi
Hele hoy bire hoy
Canım yar yar.
Buna benzer bir çok beyitler tekrar edildikten sonra oturanın eline çanakla mendil, yani (çimke) teslim edilir
Ferfeneye 35 kişi iştirak ettiğine göre ilk çimkeye göre çimkeyi alandan başlamak üzere çimke çanağı sohbet nihayetine kadar bütün diğer sohbetçilerini dolaşır. Nihayet ilk çimkeyi alana geldiği zaman da çimke yine ilk hane sahibine teslim edilir. Çimke her seferinde 2 kişiye verilir. Sandalyeye oturan hane sahibi olur. Onun evinde sohbet yapılır, diğer eşi de o eve giden yolları tarif ederek sohbetçilere yol gösterir.
Aşık oyunu bittikten sonra Başeskinin yönetiminde diğer oyunlara geçilir. Bu oyunlar, mahallin oyunu olan çiftetelli, orta oyunu ve türkülerdir.
İlk oyun dönmek oyunu tabir edilen hareketli ve şarkılı bir orta oyunudur. Bu oyuna dahil olanlar kollarını sıvarlar başta sazlar, şarkıcılar olmak üzere sıraya dizilip evin içinde sohbet şarkısının ara nağmesini çalarak üç defa dönerler. Dönüş anında ev sahibi, üzerinde mum yanan bir iskemleyi ortaya koyar. Dömbekçiler (oyuna dahil olanlar) iskemlenin etrafında bir daire çevirerek şu türküleri söylerler:
Dömbekçiler (oyuna dahil olanlar) iskemlenin etrafında bir daire çevirerek şu türküleri söylerler: Dönbek oyunu başladığında önce sohbetin birliğine uymayan bir efeye söylenen ve birliğin kurallarına uyanları halkın nasıl gözle göreceğini gösteren şu parçayı çalarlar:
: Sohbet türküleri :
(sohbetçi şarkısı)
Sohbetçi çarsıdan aştı aman aman
Ali’nin tedbiri şaştı aman aman
Seyid de bıraktı kaçtı aman aman
Yemeyiz böyle sohbeti
Çekmeyiz böyle mihneti
Ali’nin yanar lambası aman aman
Alnında kara damgası aman aman
Hacı Yakup sohbet babası aman
Yemeyiz böyle sohbeti
Çekmeyiz böyle mihneti
Ali’nin peşkiri kara
Kara dağlı istiyor para
Gayri sen sohbetçi ara
Yemeyiz böyle sohbeti
Çekmeyiz böyle mihneti
AMMAN TÜRKÜSÜ
Dağdan kestim bir değnek ay oğul
Çalvarı benek benek ay oğul
Şalvar mintan bir örnek ay oğul
Amman amman bilir misin
Gel desem gelir misin
Gerede’nin evleri ay oğul
Eğri büğrü ay oğul
Kardan beyaz kolları ay oğul
Amman amman bilir misin
Gel desem gelir misin
(Yayla türküsü)
Elma attım yuvarlandı,
İndi yastığa dayandı,
Ellerin yari uyandı.
Sarsam uyanmaz uyanmaz,
Yar bu kadar uyku m’olur?
Canlar dayanmaz dayanmaz.
Şimdi Başeski’ye çattık,
Bizi beğenmez beğenmez.
Hamam sizin, kurna bizim,
Oturalım dizin dizin,
Gerdan beş karıştan uzun.
(Döşeme)
Bizim yaylalar otlu olur,
Südü kaymağı tatlı olur,
Gelinlik kız kıymatlı olur.
(Döşeme)
Artık sıra oyunlara gelmiştir. Sıra ile Köroğlu ve aşağıda yazdığımız Gerede Zeybeği havaları çalınır. Sürütme denen ve kaşıkla oynanan oyun da bu arada yer alır. Her genç oynar, bu oyunlar uzun müddet devam eder.
(Zeybekler)
Zeybekleri eğri ovada bastılar
Çepkenini çam dalına astılar,
Üç kardeşi bir arada kestiler.
Dolaştım dağları kar bulamadım,
Kendime münasip yar bulamadım.
Yattım yarin dizine,
Baktım ela gözüne .
Tatlı uykulardan uyanamadım,
Dostum düşman imiş, ben bilemedim.
Zeybek misin zeybek donu giyecek,
Katil misin tatlı cana kıyacak,
Keklik misin kayalardan sekecek.
(Döşeme)
Silindi mi maşrabamın kalayı,
Bozuldu mu zeybeklerin alayı?
Sinopluyu öldürmenin kolayı.
(Döşeme)
Hüseyin'imin biber gibi benleri,
Al kan olmuş çepkeninin yenleri
Hüseyin Efe zeybeklerin beyleri.
(Döşeme)
Vakit epeyce geçmiş, karınlar acıkmıştır. Sofralar kurulur, yemek yenir. Yemekten sonra, saz çalanlar kendilerinden veya yerli aşıklardan beyitler okurlar. Bundan sonra zeka,dikkat ve orta oyunları oynanır. Sohbetçiler Başeski seçimindeki gibi otururlar. İlkin Başeski yanındakine dönerek:
_ Selamün aleyküm , Efe.
_ Aleykümselam, Efe.
_ Selam geldi Efe’den.
_ Selam söyle Efe’ye.
Tayına ot vermemiş
Sor niçin vermemiş
Eğer akçası kızılsa
Gelsin çilli verim.
İlüçcük külücük
Kızıl üzüm leblebicük.
İki tavan arasında bir serçecük
O serçecüğün kanatları alaca idi
O serçeciğün gözleri belece idi
O serçecük bana çok çok gülece idi
Sat gitsin...
Der ve her Efe bunu tekrarlar. Yanlış söyleyene bir evvelki tekrar eder. Gene söyleyemezse alnına bir kara sürülür,bir ağızdan “al karayı bas karayı,gördünüz mü bir karalı maskarayı “derler.
Başka bir oyun şekli de şudur:
Çatalcalı topal çoban ,
Çatal saban yapar satar
Yapar satar çatal saban
Topal çoban Çatalcalı
Bu iş bitince hiç karası olmayan,karasına göre ötekilerine gülünç cezalar verir.
Bir başka tekerlemeli oyun da şudur:
Başeski şöyle bir tekerleme söyler.
Ülüfcük lülücük
İki tavan arasında serçecik
O serçeciğin gözleri alacaydı,
Kanatları beleceydi
O serçecik bana çok gülecekti
Bu sözleri yanlışsız söyleyenler kazanır, yanlış söyleyenin anlına çavuş, kara çizgi çeker hep bir ağızdan:
Al karayı, ver karayı
Gördünüz mü bir karalı maskarayı
Bundan sonra gençler koro halinde türküler söylerler:
(HAVUZBAŞI TÜRKÜSÜ)
Havuzun başına varmasın eller,
Ah,bugün efkarlıyım, açmasın güller,
Ah, dizdize oturup sürdüğüm demler.
Ah ne dedim de kömür gözlüm darıldın.
Ah, darıldın da el oğluna sarıldın.
Oğlan oğlan oğlan oğlan oğlan.
Havuzun başına taş ben olaydım,
Ah, kara göz üstüne kaş ben olaydım,
Ah, yalınız yatana eş ben olaydım.
(DÖŞEMESİ)
Havuzun başında yedik kirazı
Nerde de kaldı, dostlarımın birazı,
Ah, bana mıydı bu kadının garazı?
(DÖŞEMESİ)
(GEREDE TÜRKÜSÜ)
Dağdan kestim bir değnek ay oğul
Şalvarı benek benek ay oğul
Şalvar mintan bir örnek,ay oğul
Amanı bilir misin ay oğul
Gel desem gelir misin ay oğul.
Gerede’nin evleri ay oğul
Eğri büğrü yolları ay oğul
Kardan beyaz kolları ay oğul
(DÖŞEMESİ)
Gerede’nin düzünü ay oğul
Çiğdem sarmış yüzünü ay oğul
Göremedim yüzünü ay oğul.
(DÖŞEMESİ)
Sonunda, gelecek hafta sohbet yapacak olan kararlaştırılır, sohbetçiler dağılır.
SOHBET TOPLANTISININ FERFENEDEN FARKI
Sohbet toplantılarının bir benzeri sayılabilecek olan ferfene, köylerde uzun kış gecelerinde köy gençlerinin katılımıyla yılda 2-3 defa olmak üzere genellikle köy odasında yapılan eğlenceli toplantılardır.
Ferfenenin sohbet toplantılarından farkı;
1-Daha seyrek olarak yapılması
2-Yemek masraflarını ferfereye katılanlar arasından toplanması veya köy delikanlı parası ile karşılanması
3-Çalgısız oluşudur.
Ferfene, Değnekçi Başı tarafından idare edilir. Değnekçi Başı, ferfene başladığı andan itibaren toplantının amiridir. Ferfeneye katılanlar, onun emirlerine uymak zorundadır.
Günümüzde Gerede köylerinde nüfusun azalmasıyla bu gelenek canlı olarak yaşamamaktadır. Ancak bazı köylerde misafirlerin katılımıyla bir iki defa yapılmaktadır. Yenilen yemeyin ardırdan orta oyunları oynanır. Ardından oynanan cezalandırmalı oyunlarda başarılı olamayanlara ceza verilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder