ARAŞTIRMA VE YAZARLARA GÖRE
TÜRK HALK ŞİİRİNDE ŞEKİL VE TÜR HAKKINDA GENEL BİLGİLER
Dr. Abdullah DEMİRCİ
Dr. Abdullah DEMİRCİ
Türk Halk Şiir’inde şekil ve tür kavramları üzerinde çalışan araştırmacılar, bu alanda uzun yıllar meşgul olmuş ve eserler vermişlerdir.
Bu sahada ilk eser veren ve görüşlerini açıklayan ise Ahmet Talat Onay’dır. İlk olarak 1928 yılında yayınlanan “Türk Halk Şiir’inin Şekil ve Nev’i” adlı eserinde tür ve şekilleri net bir şekilde ayıramadığı görülmektedir. Eserde şekil ve türlerin teknik özelliklerini belirtmekle yetinir.
Ahmet Talat Onay halk şiirini şekillere göre şöyle tasnif etmiştir: “Mısra, beyit, müfred, mesnevi, üçleme, dörtlüler, türkü ve enva’ı; murabba, kıt’a, rübai, koşma ve enva’ı dasitan, satranç, mani ve enva’ı; semai, divcan, gazel, kalenderi, müstezad ve enva’ı; tekerleme, ninni…”
Onay, nevilerine göre tasnifi de şöyle yapmıştır: “Dinsel şiirler, büyükler sözü, ahlâkiyat, kahramanlık ve aşk şiirleri, güzelleme, tasvir, hikâye, medhiye, mersiye, hicviye (taşlama), nazire, hezel, muamma ve aksâmı…” (Onay 1996:8).
Bu arada yazar, halk şiirinde yalnız şekillere ve nevilere göre yapılacak tasniflerin eksik olacağını, ezgi (teganni)yi de gözden uzak tutmamak gerektiğini hatırlatır.
Onay, ayrıca halk şiiri nazım biriminin dörtlük değil, beyit olduğu görüşündedir (Onay 1996: 71). Bu konuda Fuat Köprülü’den ayrılır.
Hikmet İlaydın bu konudaki görüşlerini Türk Edebiyatında Nazım adlı eserinde dile getirir.
Önce şiirle ilgili birtakım tanımlara açıklık getirir. Bunlar:
Mısra düzeni: Manzum bir eserde mısraların kümeleniş tarzı
Kafiye örgüsü: Mısralar arasında kafiyelerin sıralanış tarzı
Nazım şekli: Manzumenin mısra düzeni ve kafiye örgüsü bakımından aldığı şekil (İlaydın 1961:74).
HALK EDEBİYATINDA NAZIM ŞEKİLLERİ
“Halk edebiyatında tür adları aynı zamanda şekil adı olarak kullanılagelmiştir.[1] Halbuki bu edebiyatta nazım şekillerinin sayısı pek azdır ve bir çok türler, ufak tefek farklılıklarla aynı nazım şekli içinde ifade edilmişlerdir. Bir türün başka başka şekillerle ifade edildiği nadirdir (İlaydın 1961:77).
Şu halde halk edebiyatında birim meselesi daha çok şekle ait bulunmaktadır.
“Biz halk edebiyatının bir bütün olarak ele alacağız ve nazım şekillerini ikiye ayıracağız” dörtlemeler, bağlamalı şekiller, (İlaydın 1961:78).
DÖRTLEMELER
“Halk edebiyatının asıl şekilleri dörtlüklerle kurulanlardır. Bunlara dörtleme denir. Dörtlemeler başlıca iki tipte toplanırlar: mani tipi, koşma tipi (İlaydın 1961:78).
Nazım şekli: Manzumenin mısra düzeni ve kafiye örgüsü bakımından aldığı şekildir.
Nazım birimi: Nazım şekillerinde ölçü olarak kullandığımız parçaya denir. Divan edebiyatında beyit, halk edebiyatında dörtlük, son devir edebiyatında mısradır (İlaydın 1961:74).
HALK EDEBİYATINDA NAZIM ŞEKİLLERİ
Halk edebiyatında tür adları aynı zamanda şekil adı olarak kullanılagelmiştir. Halbuki bu edebiyatta nazım şekillerinin sayısı pek azdır ve birçok türler ufak tefek farklarla aynı nazım şekli içinde ifade edilmişlerdir (İlaydın 1961:77).
Halk edebiyatının asıl şekilleri dörtlüklerle kurulanlardır. Bunlara dörtleme denir. Dörtlemeler, başlıca iki tipte toplanırlar: mani tipi, koşma tipi. (aaxa) (İlaydın 1961:78).
Mani tipindeki türler: Mani, türkü, destan
Koşma tipindeki türler: türkü, koşma, semai, varsağı, destan.
Türk Şiir Bilgisi adlı eserinde Cem Dilçin, “türlü nazım şekillerinin konu bakımından adlandırılması nazım türlerini ortaya çıkarır” demektedir. Nazım türlerinin incelenmesinde dize ve kafiyenin hiç önemi yoktur. Nazım şekilleri ile türler arasında kesin bir bağ aranmaz (Dilçin 1983:98).
Nazım şekilleri dize ve uyağın bir düzen içinde birleşmesinden oluşur.
Nazım şekillerinde ölçü olarak kullanılan parçaya nazı birimi denir. Divan şiirinde beyit, halk şiirinde dörtlük, yeni Türk şiirinde dizedir.
Halk şiirinde mani ve koşma tipi olmak üzere 2 ana şekil vardır. Az sayıda olan diğer şekiller bu iki ana şekilden çıkmıştır.
Şekil: Dizelerin kümelenişi, dizelerin hece sayısı ve uyak düzeni bakımından özellik gösterenleri Şekil.
Tür: Şekli ne olursa olsun konu bakımından benzerlerinden ayrılanlar tür adı altında toplanmıştır.
İzahlı Türk Halk Edebiyatı Antolojisi adlı eserinde Prof. Dr. İlhan Başgöz; “Gelenek, halk şairlerinin kullandığı nazım şekillerini katı kaidelere bağlamıştır. Hiç bir aşık bu kaidelerin dışına çıkıp eserine serbest şekiller giydirememiştir. Geleneğin çizdiği şekiller de sayılır. 16.yy’a kadar divan şiirinin musammat gazelini, andıran ve mısraları ortadan bölününce koşma şekline benzeyen bir kalıp halk şiirine hakimdir. Sonra tek şekil olarak koşma saltanatını kuran ve günümüze kadar bütün halk şairlerini pençesinde tutar. Koşma şekli 1. Dörtlükte ikili kafiyesi olan, sonrakilerde ise üç benzer kafiye ile devam eden bir şekildir” (Başgöz….:15) demektedir.
Hikmet Dizdaroğlu’nun Türk Dili Dergisinin 207. Sayısında yayınlanan araştırmasındaki görüşleri şunlardır:
Halk Şiir’inde nazım birimi, Dr. Rıza Nur’a göre; dize, F. Köprülü’ye göre; dörtlük tür. Dizdaroğlu ise; “bugünkü bilgilerimize ve eldeki metinlere göre dörtlüklerin, Türk şiirinin nazım birimi olduğu gerçeğine karşı çıkılamaz” demektedir.
İslami sonrası ve saz şairleri ve anonim ürünlerde üçlüklere seyrek de olsa rastlanmaktadır.
Halk Şiirinde nazım biçimleri değil, türler vardır. Bu konuda: F. Köprülü; “Halk şairlerinin nevileri arasındaki fark kısmen şekillerine, daha ziyade bestelerine aittir” demektedir.
Dizdaroğlu ise; “Anonim halk şiiri ve aşık edebiyatı ürünlerini tür bakımından 1-Hece, 2-Aruzla söylenenler olmak üzere ikiye ayrılır. Ayrıca anonim halk şiir’i türleri; 1- Anonim Halk Şiir’i Türleri, 2- Aşık Edebiyatı Türleri, 3- Tekke Edebiyatı Türleri” diye ayırmak ta mümkündür.
Ayrıca Dizdaroğlu’nun bu konudaki görüşleri şu şekildedir: “Halk şiirinde tip olarak aslında iki tür vardır: Mani, koşma (öteki türler bunun türevleridir.)
I- Hece ölçüsüne dayalı türler: 1- Mani, 2- Koşma, 3- Varsağı, 4- Semai, 5- Destan, 6- Türkü.
II- Aruzlu türler: 1- Divan, 2- Selis, 3- Semai, 4- Kalenderi, 5- Satranç, 6- Vezn-i âher.
Biçimsel özellik, halk şiirinin ölçütü değildir (Dizdaroğlu 1969:231). Cönklerde, koşma, destan, semai, türkü, varsağı başlıklarını taşıyan parçalar söylenişleri yani ezgileri dikkate alınarak adlandırılmışlardır. (Halk şiirinde türler 1969: 45-50). Bu nedenle, değişik adlar taşıyan parçalar aynı yapıda olabilecekleri gibi değişik yapıda da bulunabilirler. Biçimsel özellik, halk şiirinin ölçütü değildir çünkü (Dizdaroğlu 1969-231).
Biçim kavramından tür kavramına yönelince, büyük ölçüde ortadan kalkmakta, daha gerçekci bir yola girilmektedir.
Tür: Nitelik bakımından andırışları olan, ama alt dallarında çeşitlenmeleri görülen yazın ürünüdür. Bir başka deyimle tür, bir familyadır, benzer cinslerin meydana getirdiği bir birliktir. O familyanın, o birliğin çeşitlenmeleri vardır, ama temel özellikte birleşirler (Dizdaroğlu 1969:231).
Örnek: Hayvanbilimde kuş, bir familya, türüdür. Alt dalları vardır ama Serçe ile kartal aynı tür kavramı içinde bir birleşirler.
Bunun gibi yazında da tür kavramı geniş kapsamlıdır ve tek biçimi anlatmaz. Türler bir takım tiplere ayrılır. İşte bu tipler, biçimsel özelliği yansıtır (Dizdaroğlu 1969-232).
Tür’le, koşuk biçimi birbirine karıştırıldığından ötürü yanlış tanımlamalara rastlıyoruz (Dizdaroğlu 1969-233).
Gerçek Durum Şudur: Halk şiirinde türler, biçim yönünden iki tip’e ayrılırlar. Mani tipi, koşma tipi, değişik adlar alan bütün koşuklar yapıca yani biçim bakımından, bu iki tipten birine ya da her ikisine girer. Örneğin koşma destan, semai, varsağı, türkmani, türkü türleri, biçimce koşma tipindedir (Dizdaroğlu 1969:233).
Türlerin adlanmalarında temel öge, ezgidir.
Cönklerde koşma, destan, semai, türkü, türkmani, varsağı, adları altında görülen parçalar, biçimsel özelliği yansıtmazlar. Ezgilerinin değişik olmasından ötürü bu adlar verilmiştir. Bir deyiş okunuşuna (ezgisine) göre türkü ya da koşma olabilir (Dizdaroğlu 1969:234).
“Ancak halk şiiri alanında çalışanlar, her parçanın hangi ezgi ile okunduğunu bilemeyeceklerinden, türlerin alt çeşitlenmelerini yazınsal yönden, konularına, kuruluşlarına (dörtlük sayısı, dizelerin hece sayısı, uyak düzeni), anlatışlarına bakarak koşma, destan, semai, varsağı, türkmani türkü… gibi terimleri kullanırlar. Bu öğretimde kolaylık sağlamak, amacına yönelik ve zorunlulukdan doğan bir sonuçtur” (Dizdaroğlu 1969-235).
SONUÇ
“Biçim, halk şiiri ürünleri için bir ölçek olamaz; aşık şiirinin yaratıları, biçimsel özelliklerle belirlenemez. Halk şiirinde asıl olan, türlerdir ve türler de ezgileriyle adlanırlar. Bu nedenle, aşıkların söylediklerini koşma biçiminde, destan biçiminde, varsağı biçiminde… diye adlandırmak bizi yanlış sonuçlara götürür (Dizdaroğlu 1969:235).
100 Soruda Türk Halk Edebiyatı adlı eserinde, Prof. Dr. Pertev Naili Boratav, görüşlerini şöyle açıklamaktadır: “Aşık şiirinin biçimlerini, bunlarda kullanılan ölçüye göre iki büyük kümeye ayırırız: heceli biçimler, aruzlu biçimler” (Boratav 1982:24).
Heceli biçimleri belirleyen ikinci önemli öge uyaktır. Belli bir ölçüde söylenmiş olan şiirin içinde uyakların düzeni ile şiir kesin biçimini almış olur.
Aşık şiirinde (ve genel olarak halk edebiyatında temel nazım birliği dörtlük yani belirli ölçü ve uyak kurallarına uyarak dört dizeden meydana gelmiş “parça”dır.
Uyak düzeni aşık şiirinde iki temel biçimi belirlendirmiştir.
1- Koşma biçimi, 2- Mani biçimi.
Koşma biçimindeki şiirler 11 ve 8 heceli olurlar. Mani biçimini aşıklar az kullanırlar. Mani biçiminde şiirlerin ölçüsü çokluk 7’li, daha seyrek 8’li olur (Boratav 1982:24-25).
TÜRLER
Boratav’a göre, Aşık edebiyatının türleri iki kümede toplanır:
1) Nazım-nesir katışık anlatı türleri,
2) Çeşitlenmeleri, hem konuları hem de biçimleriyle şartlanan nazım türleri. 1- Destan türü, 2- Güzellemeler, koçaklamalar, ağıtlar, taşlamalar, 3- Muamma (Boratav 1982:27).
Boratav ayrıca,
“Biçimlerin ve türlerin kümelenmesinde de kendimizi geleneğin kaypak ve kararsız kurallarına bağlı saymıyoruz; onun verilerinden yararlanmakla yetiniyoruz; gerçekten de gelenekteki kurallar Türkiye’nin bütün bölgelerine ve bütün tarih çağlarına yaygın bir birlik, ortaklık göstermezler…
Hikmet Dizdaroğlu’nun Halk Şiirinde Türler başlıklı, etraflı, dolgun incelenmesinde ileri sürdüğü “halk şiirinde nazım biçimi yoktur, tür vardır” yolundaki yargı onun bu yöntem zorunluğunu hesaba katmamış olmasının bir sonucudur ve yazarın biçim ve tür sorunlarını birbirine karıştırmasına yol açmıştır. O incelemede çok kez, tür kavramı altında biçim sorunları üzerinde durulmuştur” (Boratav 1982:28) diyerek Dizdaroğlu’nu eleştirmektedir.
Hikmet Dizdaroğlu, önce Türk Dili (207)’de yayınlanan uzun incelemesini 1969 da Halk Şiirinde Türler adıyla kitaplaştırmıştır.
İlk incelemesinde başka yazarların görüşüne de yer veren yazar, 1975’te Uluslararası Folklor ve Halk Edebiyatı Seminerine sunduğu “Halk Şiirinde Tür ve Biçim Sorunu” adlı bildirisinde ise görüşlerini netleştirmiştir.
Yazar önce biçim ve tür terimlerini açığa kavuşturmuştur ve örneklendirmiştir:
Biçim: “Koşuğun, dize sayısı, bunların kümelenişi, ve uyak düzeni bakımından gösterdiği özelliktir” (M. Nihat Özon’dan) (Dizdaroğlu 1976:230). Ancak yazar bu görüşün pratikte uygulanmadığını şöyle ifade etmektedir: “Böyle olunca dizeleri ve hece sayıları birbirine uyan, aynı ufak düzeninde bulunan koşukların aynı adı alması gerekir… Uygulamada böyle bir durumla karşılaşmıyoruz. Bir başka deyimle biçim yönünden birlik gösteren ürünler, değişik adlar almaktadır. Örneğin; 11’li kalıpla söylenmiş dörtlük sayısı eşit, uyak düzeni ayrılık göstermeyen bir parça, koşma, varsağı, türkü, destan diye adlandırılabiliyor. Halk şiiri ürünleri biçim temeline dayansaydı, aynı biçimdeki parçalara değişik adlar verilemezdi” (Dizdaroğlu 1976:230).
“Biçimi oluşturan öğelerden dörtlük sayısının eşitliği, bir koşuğun adlandırılmasında, tek başına bir ölçek olamaz” (Dizdaroğlu 1976:230).
Mani dışındaki bütün aşık şiiri ürünleri aynı uyak örgüsündedir. Bunlara bakarak bir şiiri adlandırma bizi yanılgıya düşürür (Dizdaroğlu 1976:231).
Görülüyor ki, halk şiirinde biçime doğru yöneldikçe karşımıza hep engeller çıkmakta, sağlam ve doğru bir sonuca ulaşamamaktayız. Bu hareket noktasının yanlış seçilmiş olmasından doğmaktadır. Biçimi temel öge aldığımız sürece bir koşmayı, bir destanı, bir sema’yi, bir varsağıyı, bir türküyü birbirinden ayırma olanağından yoksunuz. Bizi bir çıkmaza götüren şey, işte bu biçim saplantısıdır” (Dizdaroğlu 1976:231).
KAYNAKLAR
BAŞGÖZ, İlhan. t.y. İzahlı Türk Halk Edebiyatı Antolojisi
BORATAV, Pertev Naili. 1982 100 Soruda Türk Halk Edebiyatı. İstanbul, Gerçek Yay,
DİLÇİN, Cem. 1983 Türk Şiir Bilgisi, Ankara TDK Yay.
DİZDAROĞLU, Hikmet. 1969 “Halk Şiirinde türler” Türk Dili Dergisi (207.) sayı.
DİZDAROĞLU, Hikmet 1976 “Halk Şiirinde Tür ve Biçim Sorunu” Uluslararası Folklor ve
Halk Edebiyatı Semineri, Ankara.
İLAYDIN, Hikmet. 1961 Türk Edebiyatında Nazım, İstanbul.
ONAY, Ahmet Talat, 1996, Türk Halk Şiirinin Şekil ve Nev’i Ankara, Akçağ Yay.
[1] Halk edebiyatının türleri nazım şekilerinden ziyade konularıyle veya konuyu ele alışlarıyle (edalariyle), bir de besteleriyle ayırdedilir.” (1961:77)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder