YAŞLILAR HAFTASI İHTİYARLIK HALİ
Yokuşa yüzüm yok inişe dizim
Uzağı yakını görmüyor gözüm
Tarihe geçerse söylenen sözüm
İhtiyarlık başa geldiği zaman
Ağrıdan sızıdan durmaz yakınır
Çare arar sağa sola bakınır
Az ye çok ye hemen dokunur
İhtiyarlık başa geldiği zaman
Yedek parça olur iğne şurup hap
Faydası yok ne yaparsan yap
İnfaz etmiş ciğer yorulmuş kalp
İhtiyarlık başa geldiği zaman
Dizler titrer belin bükülür
Damardaki sıcakkanın çekilir
Saç sakal ağarır dişler dökülür
İhtiyarlık başa geldiği zaman
Ayakların baston ile üç olur
Gençliğinde gördüğün işler hiç olur
Konuşsan suç sussan suç olur
İhtiyarlık başa geldiği zaman
Arkadaşın olur varsa çocuklar
Eş dost seni isterse yoklar
Torunların alır bastonu saklar
İhtiyarlık başa geldiği zaman
Aklı olan ilerlesin yerinde saymasın
İhtiyarı hor gören gençliğine doymasın
Yaşlılar dikkat ayağınız kaymasın
İhtiyarlık başa geldiği zaman
Biri ölüp gitti ise eşinden
Kalan gitmek ister hemen peşinden
Çıkaramaz hayalinden düşünden
İhtiyarlık başa geldiği zaman
Çabuk geçmiyor baharlar yazlar
Zamaneye uyarız bizler
İnsan yaşlanınca ölümü gözler
İhtiyarlık başa geldiği zaman
Yaşlılara değil yalnız bu sözüm
Gençlerde yaşlanır darılma kızım
Senin de buruşur elin ve yüzün
İhtiyarlık başa geldiği zaman
Ramazan Çelikbaş’ın sözünü yabana atma
Doğruyu bırakıp eğriye sapma
Günahtan kork harama bakma
İhtiyarlık başa geldiği zaman
Özlü sözler ağrılı dizler
İhtiyarladık bizler
Ramazan ÇELİKBAŞ 22/03/2012
Kızların Başını Açtırmak İsteyenler
Yazar: Ramazan ÇELİKBAŞ | Tarih:11 / 4 / 2011
Kızların Başını Açtırmak İsteyenler
Efendiler düşünmeden söze başladım
Yaz gününde kar üstünde kışladım
Kadını açanları lafla suçladım
Şu lafa bak aman Türkiye
Efendiler düşünmeden söze başladım
Yaz gününde kar üstünde kışladım
Kadını açanları lafla suçladım
Şu lafa bak aman Türkiye
Vara yoğa dediler laik
Kimisi sarhoş kimisi ayık
Müslüman kadına kapanmak layık
Ah Türkiye vah Türkiye
Kimisi sarhoş kimisi ayık
Müslüman kadına kapanmak layık
Ah Türkiye vah Türkiye
Karada yürümez kayık
Erkeğe yakışır sakal ile bıyık
Müslüman kadına örtünmek layık
Ah vatan vah vatan
Erkeğe yakışır sakal ile bıyık
Müslüman kadına örtünmek layık
Ah vatan vah vatan
Laik sözünü dünyaya yaydılar
Zaman oldu devleti soydular
Kadınları açmak için imza koydular
Ah Türkiye vah Türkiye
Zaman oldu devleti soydular
Kadınları açmak için imza koydular
Ah Türkiye vah Türkiye
Hukukçu olup eli kalem tutanlar
Kadınlar açılsın diye imza atanlar
Kan ağlıyor toprakta şehit yatanlar
Ah vatan vah vatan
Kadınlar açılsın diye imza atanlar
Kan ağlıyor toprakta şehit yatanlar
Ah vatan vah vatan
Zaman geldi halkı bir bir soydular
Kadınları açmayı layık gördüler
Dokuzlar meclisine imza koydular
Ah Türkiye vah Türkiye
Kadınları açmayı layık gördüler
Dokuzlar meclisine imza koydular
Ah Türkiye vah Türkiye
Çokları rakı şarap içmiyor
Yasa bozuk, çoğunluğun sözü geçmiyor
Hakim ve savcıları millet seçmiyor
Ah vatan vah vatan
Yasa bozuk, çoğunluğun sözü geçmiyor
Hakim ve savcıları millet seçmiyor
Ah vatan vah vatan
Bırakın konuşsun şaşkınları
Ters yolda iktidar düşkünleri
Sakin olun iman pişkinleri
Ah Türkiye vah Türkiye
Ters yolda iktidar düşkünleri
Sakin olun iman pişkinleri
Ah Türkiye vah Türkiye
Çelikbaşım eser böyle yazıldı
Türk adaleti çoktan bozuldu
Doğruya öl diye mezar kazıldı
Ah Türkiyem vah Türkiyem
9. 6. 2008.
Türk adaleti çoktan bozuldu
Doğruya öl diye mezar kazıldı
Ah Türkiyem vah Türkiyem
9. 6. 2008.
17 Ağustos 1999 En Büyük Zelzele
1999 Ağustos günü ……
Sabaha yakın saat üç idi
Bir zelzele oldu ne canlar yedi
Ölenlere Hak rahmet etsin kardeş
Kimi deprem diyor kimi doğa
Bak ne hale geldi İstanbul Yalova
Bizlerde kalmadı edep ve hayâ
Daim tevbeye gelmeli kardeş
Buna deprem değil bir hışım derler
Hak emreyledi sallandı yerler
Gölcükte can vardı, yüzlerce asker
Bu da Allahtandır keza kardeş
Gör ne halde İzmit-Kocaali
Sarsıldı insanlar yoktur macali
Kusur kendimizde bunu bilmeli
Yaradandan af dilemeli kardeş
Tarihi Sakarya virane olmuş
Güzelim benizler sararıp solmuş
Gören duyan hayrette kalmış
Şu gafletten uyan kardeş
Köprüler yıkıldı kapandı yollar
Büküldü boyunlar kırıldı kollar
Sonunda yakalandı vilayet Bolu
Sığınalım Allaha canım kardeş
Bu bir hışımdır Allahtan bize
Ölenlere rahmet dilerim size
Mevla iman nasip etsin cümlemize
Allah Muhammet de sen kardeş
Suçu Bilinmeden Vurulan Kurşun Kurbanı Cinayet Destanı
Dertliler aşığı başladı söze
Kanlı yaş geldi bu ela göze
Bir acı bıraktı Şehriban bize
Duyup işiten insan ağlasın
Dinleyin size edeyim beyanı
Yetim oldu yavrular eder figanı
Ben kurşun yedim öğle zamanı
Koşup gelenler görsün ağlasın
Kaçamadım çünkü kurulmuş plan
Evde yalnız ben idim kalan
Öldürme beni elbet olur bir soran
Kurşun ile vuruldum yanar ağlarım
Cümleye acı oldu öğle yemeği
Titredi Durmuşun eli eteği
Söylesin doğruyu katilin dili
Dört yavru öksüz kalıp ağlasın
Elinde tabanca girdi yanıma
Genç yaşta zalim kıydı canıma
Vurma beni sen de ginen zindana
Böyle cinayete herkes ağlasın
Vurma diye tuttum Durmuşun elini
Söyletmedi ağzımdaki dilimi
Yaktın zalim canımı, yıktın evimi
Gelsin komşular cümle ağlasın
Girip evde oturdum bir zaman
Aklıma gelmezdi kurşunu yiyem
Yavrularıma acı dedim vermedi eman
Duyanlar bütün görenler ağlasın
Yavru çocuklarım gitmişti kıra
Acımadı boyumda yedi aylık yavruya
Öğretti hikmeti kendi vuruldu diye
Vücudum içinde canım ağlasın
Yedi aylık hamileydim kaldı iki ayı
Kaynanam Kamile vurduran beni
Tutmak nasip olmadı Ramazanı şerifi
Anne baba kardeş hepsi ağlasın
Vurmak için bana tabanca tarayan
Zindana girince medet arayan
Hakkımı al Hacı Hüseyin babam
Kurşun kurbanına herkes ağlasın
Kurşun ile vuruldum akıyor kanım
İfade vermeden çıkarsa canım
Hakkımı al kardeşim cemali benim
Hacı babam gurbetten gelsin ağlasın
Cankurtaran geldi beni almaya
Hikmet, Bahtiyar, Ayfer ardımdan ağlayan
Vurdun beni sende giden zindana
Girsin zindana o da ağlasın
Müddei geldi birer birer soruyor
Oğlum Hikmet ifade veriyor
Çare bul doktor, ciğer yanıyor
Dünyaya gelmeyen yavru ağlasın
Çık gönül verdi benden başka yollara
Dört defa evlendi, uyup şeytana
Dört yavruyu öksüz koydu dünyada
Anadan yetimler desin ağlasın
Uyup şeytana dört defa evlendi
Gelip bir zaman Ankara da eğlendi
Şimdi dillerde destan söylendi
Aile katiliyim desin ağlasın
Dört ailenin hangisiyle rahat yaşadın
Birisin alıp birisin boşadın
Sonunda beni kurşunla yere döşedin
Hamile katiliyim desin ağlasın
Ameliyat masasına zorla ulaştım
Bende çifte kurşun ile güreştim
Yetişin dostlar bu candan vazgeçtim
Hısım akraba duyan ağlasın
Bolu hastanesinde parçaladılar döşümü
Bitirdin zalim bitmez işimi
Ağlattın kızımı taze gülümü
Bu cinayeti duyan taze canlar ağlasın
Kara imiş alnımdaki yazılar
Yaram ağır ciğerim sızlar
Hikmet, Bahtiyar, Ayfer yetim kuzular
Yetim kuzuları gören ağlasın
Memleketim Gerede köyüm Koçumlar
Beni vurduran zalim hasımlar
Ölen öldü, biz ne ettik, desinler
İftira kurbanına her yan ağlasın
Dağıldı her yana kara haberler
Hak yardım eylesin yetim kalanlar
Beni soranlara Şerban İpek diyeler
Yetim kuzuları duyan ağlasın
Öldürdü beni taki neyledi
Vurdu katil, hapishaneyi boyladı
Aşık Ramazan bu destanı söyledi
Duyup işiten her yan ağlasın
Allah Muhammet de sen kardeş
OKU DA ANLA
Yaş yirmi şiir yazmaya başladım
Doğruyu övdüm, kötüyü suçladım
Acı ağaca tatlıyı aşladım
Hem güzel hem tatlı olsun dünyalar
Doğruyu övdüm, kötüyü suçladım
Acı ağaca tatlıyı aşladım
Hem güzel hem tatlı olsun dünyalar
Göç başladı boşaldı yuvalar
Eşler arası münakaşalı kavgalar
Dinsizler yurdu kiliseler havralar
Neler gördü neler ah bu dünyalar
Eşler arası münakaşalı kavgalar
Dinsizler yurdu kiliseler havralar
Neler gördü neler ah bu dünyalar
Sokakta meydanda nice kavgalar
Muhalifler iktidarları oyalar
Nümayişli yollar geçemez yayalar
Boş kalır bir gün bu dünyalar
Muhalifler iktidarları oyalar
Nümayişli yollar geçemez yayalar
Boş kalır bir gün bu dünyalar
Aşkı olan yazar böyle nameler
Dünyaya gelen bir bir giderler
Suçlular mahşerde hesabın öderler
Mezarlığa döndü artık dünyalar
Dünyaya gelen bir bir giderler
Suçlular mahşerde hesabın öderler
Mezarlığa döndü artık dünyalar
Her yerde kurulu hazır masalar
Sonunu düşünen yok kalktı tasalar
Doruyu suçlu Suçluyu af etti yasalar
Örgütlere serbest oldu dünyalar
Sonunu düşünen yok kalktı tasalar
Doruyu suçlu Suçluyu af etti yasalar
Örgütlere serbest oldu dünyalar
Televizyonlarda çeşit çeşit diziler
Hele şovlar diyar diyar geziler
Beklide rahatsız Şehitler Gaziler
Böyle geçiyor bizim dünyalar
Hele şovlar diyar diyar geziler
Beklide rahatsız Şehitler Gaziler
Böyle geçiyor bizim dünyalar
Herkes zevkinde kalmadı hayâ
Millet binitlendi ben kaldım yaya
İhtiyacım var her an affı duaya
Böyle gelip geçti bizim dünyalar
Millet binitlendi ben kaldım yaya
İhtiyacım var her an affı duaya
Böyle gelip geçti bizim dünyalar
Acı tatlı günlerimi geçirdim
Sözlerimi böyle şişirdim
Boş cüzdanımı bile düşürdüm
Bulanlara helal olsun dünyalar
Sözlerimi böyle şişirdim
Boş cüzdanımı bile düşürdüm
Bulanlara helal olsun dünyalar
İmansızlar banka marketleri soydular
Kötülükleri terörü dünyaya yaydılar
Zannederim birde köşke göz koydular
Er geç size de kalmaz bu dünyalar
Ramazan Çelikbaş yazıyor bilmiyor
Dünyaya karamsar neden gülmüyor
Alimlerin eserleri artık ölmüyor
Nesil biter yalnız kalır dünyalar
Ramazan Çelikbaş Gerede 05.01.2011
Kötülükleri terörü dünyaya yaydılar
Zannederim birde köşke göz koydular
Er geç size de kalmaz bu dünyalar
Ramazan Çelikbaş yazıyor bilmiyor
Dünyaya karamsar neden gülmüyor
Alimlerin eserleri artık ölmüyor
Nesil biter yalnız kalır dünyalar
Ramazan Çelikbaş Gerede 05.01.2011
TAKDİRİ TAKDİRLE KARŞILAMAK DİLEĞİ İLE
Yazar: Ramazan ÇELİKBAŞ | Tarih:10 / 1 / 2011
Kesik olur dermansızın nefesi
Tarihi Esentepe Keçi Kalesi
Doğru haberde Hayat Gazetesi
Okumak için Gerede Hayat
Günü geçene diyorlar bayat
Yaşamak için sıhhatli hayat
Öğrenmek istersen şayet
Daima oku Gerede Hayat
Sular şırıl şırıl akıyor
Hayat yaşamaya bakıyor
Elinde herkes Gerede Hayat okuyor
Özlü sözlerle Gerede Hayat
Belli olur bulanıkla duru
Kimi yaş diyor kimi de kuru
Ben cahilim sormayın soru
Okumak güzel oku Gerede Hayat
Hayatta okuyan takdir olunur
Ay doğar Gün Dolanır
Ramazan Çelikbaş ‘ın şiirleri onda bulunur
Okumaya değer Gerede Hayat
YENİ YILA GİRERKEN
Yazar: Ramazan ÇELİKBAŞ | Tarih:4 / 1 / 2011
YENİ YILA GİRERKEN ( Dumanlı dumanlı bizim öyküler)
Böyle midir evvel evveller
Toplanmış bir yere nice güzeller
Ellerinde iğne iplik boncuk dizerler
D umanlı dumanlı bizim öyküler
Toplanmış bir yere nice güzeller
Ellerinde iğne iplik boncuk dizerler
D umanlı dumanlı bizim öyküler
İnişli yokuşlu yayla yolları
Açılmış gülleri bülbül dilleri
Sıvamışlar o beyaz kolları
Tozlu dumanlı o bizim yollar
Açılmış gülleri bülbül dilleri
Sıvamışlar o beyaz kolları
Tozlu dumanlı o bizim yollar
Çayırlarda gezer koyun kuzular
Kendi âleminde ördekler kazlar
Giyinmiş kuşanmış süslü gelinler kızlar
Dumanlı dumanlı bizim yaylalar
Kendi âleminde ördekler kazlar
Giyinmiş kuşanmış süslü gelinler kızlar
Dumanlı dumanlı bizim yaylalar
Buz gibi sularından içilir
Kemale gelen güzelleri seçilir
Güz gelir arpa buğday biçilir
Dumanlı dumanlı o bizim iller
Kemale gelen güzelleri seçilir
Güz gelir arpa buğday biçilir
Dumanlı dumanlı o bizim iller
Ömür bitiyor işler bitmiyor
Her akla gelene kuvvet yetmiyor
Yürüyemez oldum dizler tutmuyor
Dumanlı dumanlı bizim kafalar
Her akla gelene kuvvet yetmiyor
Yürüyemez oldum dizler tutmuyor
Dumanlı dumanlı bizim kafalar
Vakitsiz çiçekler sararıp da solmaz
Ördekler kazlar neden ki dalmazlar
Ölüm var dünya kimseye kalmaz
Dumanlı dumanlı bizim dünyalar
Ördekler kazlar neden ki dalmazlar
Ölüm var dünya kimseye kalmaz
Dumanlı dumanlı bizim dünyalar
Şükür ve sabırlı olmalı bizler
Ağrılı bizler dumanlı gözler
Günlerce yazsak bitmiyor sözler
Dumanlı dumanlı bizim diyarlar
Ağrılı bizler dumanlı gözler
Günlerce yazsak bitmiyor sözler
Dumanlı dumanlı bizim diyarlar
Ramazan Çelikbaş söyleme yeter
Neler var neler beterden beter
Gün gelir ömür seninde biter
Dumanlı dumanlı bizim obalar
Neler var neler beterden beter
Gün gelir ömür seninde biter
Dumanlı dumanlı bizim obalar
Yeni yılınız kutlu diliniz tatlı gönlünüz mutlu olsun
BİR ANI BİR DUYGU
Neyleyim beyler yaşantı böyle
Söyle âşık durmayıp söyle
Aman Ya Rab yolumu sen yakın eyle
Sabreyle gönül aman sabreyle
Gündüzü yok gecesi yok
Şiir yazar hecesi yok
Okuryazar hocası yok
Sabreyle canım aman sabreyle
Vezini var hecesi var
Gündüzü var gecesi var
Benim gibi nicesi var
Aman gönlüm sen sabreyle
Bastığı yerleri ezer
Durağı yok nöbet gezer
İstediği an şiir yazar
Aman gönlüm sen sabreyle
Her âşıkta vardır çile
Çile olmazsa gelmez dile
Söyle söyle aman hele
Aman gönlüm sen sabreyle
Yatar kalkar vermez kira
Söyler durur gönlü yara
Ölüm ister gelmez sıra
Sabreyle dilim aman sabreyle
Bir gün elbet öleceğim
Huzuruna geleceğim
Ver cenneti güleceğim
Sabreyle dilim aman sabreyle
Perde gelir artık göze
Bıkar oldum geze geze
Selam olsun evimize
Sabreyle gönlüm aman sabreyle
Yeter dünya dalım yaprağım solsun
Cesedime toprak dolsun
Temelli evim kabir olsun
Sabreyle gönlüm sen sabreyle
Ramazan Çelikbaş yazar dizi dizi
Rahatsız ettim hepinizi
Helal edin hakkınızı
Sabreyle dilim sen sabreyle
BAYRAMINIZ MUBAREK OLSUN
Yazar: Ramazan ÇELİKBAŞ | Tarih:13 / 9 / 2010
Dünyayı eyledim seyran
Nice yerlere olmuşum hayran
Yılda iki dini bayram
Dostlar bayramınız kutlu olsun.
İrak vatanımdan ilimden
Ağlamayın anne babam ağlama..
Kısmet ise ölmem yine gelirim
Baba bayramınız mübarek olsun
Dökülür üzerime yağmur gibi gam
Memleketten âlem, sizlerden âlem
Böyle yazmış Hazreti Mevla’m
Anne bayramınız mübarek olsun.
Gezip diyar diyar sizlere yaram
Ömrüm tamam olur belki de kalam
Helal et hakkını anam ve babam
Baba bayramınız mübarek olsun
Değmeyin beyler kalbim yaralı
Geçiyor günler aklı karalı
Değilim ağabeyler bende buralı
Kardeş bayramınız mübarek olsun.
Gönül kuşu uçar vermez kararın
Gelip de görsem o diyarı
Sağ olayımda kalayım bari
Bacılar bayramınız mübarek olsun.
Sanki âşık oldum el bana bakar
Memleket toprağı gül gibi kokar
Gözümün yaşı sel olup akar
Dostlar bayramınız mübarek olsun.
Uçan kuşlar yüksek dağları aştılar
Sulu dereler çağlayıp coştular
Geriden gelen yolda bizi geçtiler
İşte bayramınız mübarek olsun.
Dünyaya gelen bir bir öle mi
Ağlar âşıklar yoktur güleni
Akan gözyaşını Mevla’m sile mi
Yine bayramınız mübarek olsun.
Bir ölüme çare bulamaz doktor
Dünyanın cefası sefadan çoktur
Bize emrolunan hepside haktır
Umum hepinizin bayramı mübarek olsun
Bilemem beyler sonum ne olacak
Açılan güller sararıp solacak
Yaptığın iyilik seninle kalacak
Yine bayramınız mübarek olsun.
Beğenir mi dinleyen yaşlılar
Bu yılda tohumu yere saçtılar
Yazma yeter çifte koştular
Bütün bayramınız mübarek olsun.
Yeter Çelikbaş’ım âşık mı oldun
Söyleye söyleye sararıp soldun
Kalemi defteri nereden buldun
Dostlar bayramınız mübarek olsun.
Bayramız kutlu olsun gününüz mutlu olsun
Baklavanız tatlı olsun
Ankara’da Önder bir tepsi baklava da bana gönder
BABALAR EVLADINI SEVER
Yazar: Ramazan ÇELİKBAŞ | Tarih:13 / 9 / 2010
Her zorluğa katlanan çileli babalar
Bazen acı, bazen hüzün
Kederlidir yine yüzüm
Ayrılmaz üstünden gözüm
Vefakârdır babalar
Hiç yoruldum demezler
Bakmayan güneşler
Bir gün elbet gidecekler
Cefakârdır babalar
Sen de baba olacaksın
Evladım diyeceksin
İçten içe seveceksin
Merhametli olun babalar
Her baba evladını sever
Yaramaz olursa eğer
O zaman belki döver
Yine de üzülür babalar
Sen de baba olunca
Türlü cefalara dalınca anlarsın
Başına gelince
Sabırlı olun babalar
Ramazan böyle yazıyor
Belki kafaları bozuyor
Kimi doğru diyor kimi kızıyor
Aman dikkat edin babalar
-------------------------------------------------------------------------------------------------------
1.1.KÖYÜN ADI : MANGALLAR KÖYÜ
Hazırlayan: Mehmet ÇALIŞKAN
1.2. Köyün ilçeye uzaklığı ve konumu:
Gerede’ye 4 km’lik bir mesafede yer almakta olan Mangallar Köyü kendi mahallesi olan İMREŞE’ye l km’lik mesafededir. Civarında yer alan diğer köyler ise şunlardır, Üçpınar köyü l km, Yazıköy 2 km, Sungullar köyü 2 km, Gaziler köyü 4 km, Yadaş 4 km ve Ümitköy 5 km’dir.
İmreşe mahallesi ise, yeni yoldan Gerede’ye 5 km mesafededir. Köyün tek mahallesidir. Sungullar köyüne l km , Dikmen köyüne 2 km mesafededir.
2.1.Köyün Coğrafi Konumu: Bölge içindeki yeri, göl, akarsu v.b. den uzaklığı)
Mangallar köyü geniş bir araziye hakim hafif bir eğimli dorukaltı denilen çok yüksek olmayan bir tepe altına kurulmuştur.
İmreşe mahallesi ise, köyün kuzey doğusunda yer alan küçük tepeciklerle çevrili bir minik vadinin ucunda kurulmuştur.
Mangallar köyü ile imreşe mahallesi arazileri ile birlikte üçpınar köyü, yazı köy’ün arazileri iç içedir. Mangallar köyü ile imreşe mahallesi arasından akar adında bir çay geçmektedir. Bu çay eski yıllarda su verimi fazla olduğu dönemlerde meyve ve bostanlar çoktu. Şimdi Mangallar köyünün bostan sayısı çok az, imreşe mahallesinin biraz daha fazla olsada ekim az yapılmaktadır. Çay kenarında söğüt ve kavak ağaçları vardır.
2.2.Çevrenin doğal yapısı ve engebeler (Dağ, vadi ve akarsu)
Mangallar köyü’de aşağı köy, yukarı köy diye iki kısımda söylenir. Yukarı mahallenin batıya giderken güney kısmındaki tepeye Doruk denir. Aşağı mahalle biraz daha düzlüktedir. Doruk tepesinden Avşar, Ümitköy, Üçpınar, Toklar, Afatlar,Bağcılar köyleri ile imreşe mahallesi gözükmektedir. İmreşe mahallesinin üç taraftan tepelerle çevrilidir. Sadece Mangallar köyü görülmektedir. Her iki mahellenin arazileri batı ve güney’e uzanmaktadır.
Mangallar köyü çevresindeki tepeler şunlardır: kızgınlık , hasandepe ve akarsırtıdır.
İrmeşe mahallesi çevresinde ise; topraklık , köyyeri, yumruçalı , karşı tepesi işaret, mercimek tepesi, mantarlık ve sulugözü tepeleri bulunmaktadır.
3.1.Köyün doğal kaynakları (Toprak altı madenler, sular, toprak üstü kaynakları orman v.s. bitki örtüsü)
Köyün herhangi bir yer altı madeni yoktur. Mangallar köyünde iki adet çeşme vardır. Bunlardan biri aşağı köyde, diğeri yukarı köydedir. İmreşe mahallesinde de iki tane çeşme vardır. 1995 yılında manğallar köyü yaylasındaki çeşme sularının bir kısmı ile kireçli bugarın suları 10-12 km.lik uzaklıktan yayladan gelmiş, akarsırtı tepesinde bir su deposu şebekesi yapılarak iki mahalleye orantılı olarak dağıtım yapılmış ve evlere su verilmiştir. Köy halkı bir, birbuçuk aylık sürelerde yaylaya gitmektedir. Özellikle haziran ve temmuz aylarında yaylada bulunurlar.
4.1.1. Ulaşım :
Mangallar köyü sanayi sitesinin altında mobilin karşısından otoban köprüsünün altından (Çukurca mahaallesinden) gelen yol direk köye gelir. Bu yoldan imreşe mahallesi, üçpınar , yadaş gibi köylerde faydalanmaktadır.
Ayrıca, Karabük asfaltından, mağbeyn ahlatı mevkiisinden köy yoluna dönüm Gaziler , Sungullar ve İreşe mahaallesi ve Mangallar Köyüne farlı bir yol bulunmaktadır. En çok kullanılan yol yeni yol olan otoban girişinden olan yoldur.
5.1.1. Haberleşme Telefon, Radyo, T.V. ( Kaç yılında köye geldi, kısa tarihçesi ve yaygınlık oranı)
Köyümüze elektirik 1977 yılında gelmiştir. Şimdi hemen hemen her evde televizyon ve telefon mevcuttur.
6.1.1. Köydeki turistik ve mesire yerleri : (Doğal, tarihi ve sağlıkla ilgili kaplıca türü yerler )
Köyümüzün mesire yeri olarak Uzunguçça adlı yarı tepe, yarı düzlükte bulunan çok büyük iri iki tane çam varmış. Şimdi bu çamlardan bir tanesi bulunmaktadır. Diğer çam’ın hikayeside şöyledir; Sungullar köyünde oturan bir adam seneler önce o çamın birini kesmiş at arabasına koymuş. Evine doğru yoldan biraz gidince adamın beli kambur olmuş. O günden sonra diğer çamdan da hiç kimse ne kozalak ne de çam koparmış. 1940’lı yıllarda kesilen çam’ın eşi olan diğer çam’ın altında bir gelin mezarı olduğu söylenmektedir. Gelin kayınbabasından çok çekmiş, hayatından bıkmış ve çam’ın altına kendisini asmış. Köylüler gelini asılı görmüşler. Gelin çok zengin bir ailenin gelini olduğundan kolunda ve boynunda bulunan altınları almışlar. Daha sonra gelini o çam’ın alltına gömmüşler diye söylenmektedir. Çam altı, akar çayı boyu köyde piknik yeri olarak kullanılmaktadır.
Yaylalarda ise yayla kenarlarında bulunan Güllük, Kırklar ve Ağlardağı mesire alanları vardır.
7.1.1. Yüzölçümü, yerleşme yogunluğu ( Kişi, hane sayısı) yerleşme karekteri ( sık, seyrek, dağınık ) Yapı düzeni ( Tek evler, sıra evler ) yapıların karakteri ( ahşap betonarma )
Köy tahriben kırk dönümlük bir arazi üzerine kurulmuştur. Evler yolun iki tarafına sıra sıra inşa edilmiştir. İmreşe mahallesi ise, elli dönümlük bir arazi üzerine kurulmuştur. Mangallar köyünde halen oturan 15 hanedir. Bir evde de oturulmamaktadır.İmreşe mahallesinde ise, halen oturan ev sayısı 21 dir. Oturulmayan ev sayısı 4’tür.
İmreşe’de evler oldukça sık bir şekilde yapılmıştır. Aralarında hiçbir boşluk olmamak üzere on ev çok bitişiktir.
Genelde yapı olarak evlerin yanında; samanlık, ahır, kuruluk, odunluk, kümes traktör koymak için yerler bulunur. Her evin bir köçü’sü ve bahçesi
vardır.Bazı evlerin bahçesinde su kuyusuda vardır.
Evlerin yapımında eskiden ahşap, dizeme üzerine toprak sıva kullanılmıştır. Şimdi ise yeni yapılan evler yığma ve betonarma olarak bir iki katlı olarak yapılmaktadır. Eski iki katlı yapılı evlerde girşte ayakkabılık, hambar, sütlük, hanay , hergil ile odalar vardır. Odalarlarda bir ocak ve yanında iki dolap vardır. Birisi gusrani dolabı burada yatak, yorgan konulur,ayrıca banyo olarak ta kullanılır. İkinci dolap ise mutfak malzemeleri konulur. Odalarda sergüler vardır, buralara sahanlar dizilir..
7.2.Köyde korunacak değerler (orman,anıt ve kalıntı)
Köyümüzde bir çamın dışında söğüt,kavak ,ahlat ve aluç ağaçları bulunur. Mangallar köyünde çok eski taştan dibek bulunmaktadır. Bunun dışında anıt veya kalıntı yoktur.
7.3.Köydeki çeşitli kurumlarla ilgili ekipman yapı ve tesisleri:
EĞİTİM TESİS BİNALARI
1960’lı yıllarda Mangallar Köyünün çocukları Sungullar köyündeki okula gidiyormuş. Çocuklar bu köye yürüyerek gidiyorlarmış. İki sene böyle devam etmiş. Milli Eğitim Bakanlığı Mangallar köyü ile imreşe mahallesi arasına bir okul yapmak isteemiş.Ancak, köylüler arazi vermeyince Bakanlık imreşe mahallesine bir okul yapmak istemiş. Okul yapılana kadar imreşe ve Mangallar köyü çocukları imreşe mahallesinin köy odasında eğitime başlamıştır. 1970 yılında imreşe mahallesine okul yapılmış.1998 yılına kadar burada eğitim yapılmıştır. Bu yıldan itibaren taşımalı eğitim sistemine geçilmiş olup, çocuklar kazaya gitmektedirler. Şimdi imreşe’de bulunan okul , lojman boş olarak durmaktadır.
DİNİ TESİS VE BİNALARI
Köyün ortasında çeşmenin yanında1986 yılında eski caminin yerine yeni cami yapılmıştır. Cami’nin köy odası kısmının üstünde cami hocasına ait 2 oda,l mutfak olarak bir lojman vardır.Köyün bir mezarlığı akar denilen suyun karşısında olup mezarlık beton direk ve telle avlı durumdadır. Mezarlık bir yolla ikiye ayrılmıştır. Söylenenlere göre bu yol çok eski bir kervancı yolu olduğu söylenmektedir.
İrmeşe mahallesinde ise, eskiden köy ortasında ahşap minareli bir cami varmış.Onun yerine şimdi kullanılan ve içinde oturma odası ve lojman bulunan yeni cami yapılmıştır.
EĞLENCE TESİS VE BİNALARI:
Mangallar köyünde köy içinde bulunan çamaşırhanenin üstüne köy halkının elbirliği ile küçük de olsa bir düğün salonu yapılmıştır. Aynı şekilde imreşe mahallesinde de bir düğün salonu altında da yemeklerin hazırlandığı bir aş evi bulunmaktadır.
KÖYÜN KURULUŞ VE YERLEŞME TARİHİ:
1.1.Köy adının kökeni ve tarihi:
Türklerin Anadolu’ya yerleşmelerinde sıkça rastlanan hikayelerden bir tanesi de Mangallar Köyü için anlatılmaktadır.Köyün yaşlılarının anlattıklarına göre, köyün tam olarak kuruluş tarihi kimse tarafından bilinmediği, ancak köyün bulunduğu yerin kuzeyinde bulunan eski köy yeri diye bilinen yerde üç hane bulunduğu söylenilmektedir. Şahbazoğulları diye bilinen tek hane ve sonradan gelen Akgünler diye bilinen iki hane olarak hala söylenmektedir. Kastamonu’nun il olduğu yıllarda, geçen bütün evraklarda Mangallar Köyü' Büyük bir ihtimalle şimdiki köyün içinde içme suyu olarak kullanılan ayşağı köydeki tarihi çeşme mahzenden gelen (yerin çok altında olan) tarihi eski küklerle geldiği görülmüştür.
Ayrıca, Başbakanlık Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı 27.05.1977 tarih ve 3140 sayılı yazıları ile Mangallar Köyünün 3621 numaralı Temettuat Defterinde “Bolu eyaleti dahilinde Gerede kazasının Mangallar divanının mukim ahalinin emlak ve temettu’atı “ adı altında kayıtlı çizelgelerden;
Hacı Maksut oğlu Osman, Şahbaz oğlu İsmail bin Ahmed, Şahbaz oğlu Hasan bin Hüseyin, Şahbaz oğlu Emin bin İsmail, Ferraş oğlu Mahmed bin Hüseyin, Ferraş oğlu Osman bin Hüseyin, Ferraş oğlu Hasan bin Halil, Kayıkçı oğlu Hasan bin Halil, Kayıkçı oğlu Hüseyin bin Ahmed, Teke Beşe oğlu Mahmud bin Salih, Veli oğlu Ahmet bin Yahya, Yahya oğlu Hasan bin Mehmed, Kaz oğlu Yakub ve Ferraş oğlu Mehmed bin Hasan olmak üzere 15 hanenin bulunduğu ve bu kişilerin;
Tarla dönümü, sağman camus, düğe , erkek malak, sağman kara sığır, sağman keçi, dişi kuzu, oğlak, bargir, erkek buzağı,kara sığır öküzü gibi mal kayıtlarının olup olmadığı ve sayısı belirtilmektedir.
İrmeşe mahallesinde ise, köyün adının eskiden şahlık dönemlerinden geldiği söylenir. Bir söylentiye göre, bu şah’ın adı “imre” imiş “imre şah” adı verilen bu şahın adı sonraları değişime ugrayarak “imreşe” olarak mahallenin adı olmuştur.
KÖYDEKİ LAKAPLAR :
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder