25 Şubat 2020 Salı

Gerede Yazıları

RAMAZAN ÇELİKBAŞ'IN ŞİİRLERİ

YAŞLILAR HAFTASI İHTİYARLIK HALİ
Yokuşa yüzüm yok inişe dizim
Uzağı yakını görmüyor gözüm
Tarihe geçerse söylenen sözüm
İhtiyarlık başa geldiği zaman

Ağrıdan sızıdan durmaz yakınır
Çare arar sağa sola bakınır
Az ye çok ye hemen dokunur
İhtiyarlık başa geldiği zaman

 Yedek parça olur iğne şurup hap
Faydası yok ne yaparsan yap 
İnfaz etmiş ciğer yorulmuş kalp
İhtiyarlık başa geldiği zaman

Dizler titrer belin bükülür
Damardaki sıcakkanın çekilir
Saç sakal ağarır dişler dökülür
İhtiyarlık başa geldiği zaman

Ayakların baston ile üç olur
Gençliğinde gördüğün işler hiç olur
Konuşsan suç sussan suç olur
İhtiyarlık başa geldiği zaman

Arkadaşın olur varsa çocuklar
 Eş dost seni isterse yoklar
Torunların alır bastonu saklar
İhtiyarlık başa geldiği zaman

Aklı olan ilerlesin yerinde saymasın
 İhtiyarı hor gören gençliğine doymasın
Yaşlılar dikkat ayağınız kaymasın
İhtiyarlık başa geldiği zaman

Biri ölüp gitti ise eşinden
Kalan gitmek ister hemen peşinden
Çıkaramaz hayalinden düşünden
İhtiyarlık başa geldiği zaman

Çabuk geçmiyor baharlar yazlar
Zamaneye uyarız bizler
İnsan yaşlanınca ölümü gözler
İhtiyarlık başa geldiği zaman

Yaşlılara değil yalnız bu sözüm
Gençlerde yaşlanır darılma kızım
Senin de buruşur elin ve yüzün
İhtiyarlık başa geldiği zaman

Ramazan Çelikbaş’ın sözünü yabana atma
Doğruyu bırakıp eğriye sapma
Günahtan kork harama bakma
İhtiyarlık başa geldiği zaman
Özlü sözler ağrılı dizler
İhtiyarladık bizler
Ramazan ÇELİKBAŞ 22/03/2012

Kızların Başını Açtırmak İsteyenler
 Yazar: Ramazan ÇELİKBAŞ |   Tarih:11 / 4 / 2011


Kızların Başını Açtırmak İsteyenler    
 Efendiler düşünmeden söze başladım
 Yaz gününde kar üstünde kışladım
 Kadını açanları lafla suçladım
 Şu lafa bak aman Türkiye
 Vara yoğa dediler laik
 Kimisi sarhoş kimisi ayık
 Müslüman kadına kapanmak layık
 Ah Türkiye vah Türkiye
 Karada yürümez kayık
 Erkeğe yakışır sakal ile bıyık
 Müslüman kadına örtünmek layık
 Ah vatan vah vatan
 Laik sözünü dünyaya yaydılar
 Zaman oldu devleti soydular
 Kadınları açmak için imza koydular
 Ah Türkiye vah Türkiye
 Hukukçu olup eli kalem tutanlar
 Kadınlar açılsın diye imza atanlar
 Kan ağlıyor toprakta şehit yatanlar
 Ah vatan vah vatan
 Zaman geldi halkı bir bir soydular
 Kadınları açmayı layık gördüler
 Dokuzlar meclisine imza koydular
 Ah Türkiye vah Türkiye
 Çokları rakı şarap içmiyor
 Yasa bozuk, çoğunluğun sözü geçmiyor
 Hakim ve savcıları millet seçmiyor
 Ah vatan vah vatan
 Bırakın konuşsun şaşkınları
 Ters yolda iktidar düşkünleri
 Sakin olun iman pişkinleri
 Ah Türkiye vah Türkiye
 Çelikbaşım eser böyle yazıldı
 Türk adaleti çoktan bozuldu
 Doğruya öl diye mezar kazıldı
 Ah Türkiyem vah Türkiyem
   9.  6.  2008.
17 Ağustos 1999 En Büyük Zelzele
1999 Ağustos günü ……
Sabaha yakın saat üç idi
Bir zelzele oldu ne canlar yedi
Ölenlere Hak rahmet etsin kardeş

Kimi deprem diyor kimi doğa
Bak ne hale geldi İstanbul Yalova
Bizlerde kalmadı edep ve hayâ
Daim tevbeye gelmeli kardeş

Buna deprem değil bir hışım derler
Hak emreyledi sallandı yerler
Gölcükte can vardı, yüzlerce asker
Bu da Allahtandır keza kardeş

Gör ne halde İzmit-Kocaali
Sarsıldı insanlar yoktur macali
Kusur kendimizde bunu bilmeli
Yaradandan af dilemeli kardeş

Tarihi Sakarya virane olmuş
Güzelim benizler sararıp solmuş
Gören duyan hayrette kalmış
Şu gafletten uyan kardeş

Köprüler yıkıldı kapandı yollar
Büküldü boyunlar kırıldı kollar
Sonunda yakalandı vilayet Bolu
Sığınalım Allaha canım kardeş

Bu bir hışımdır Allahtan bize
Ölenlere rahmet dilerim size
Mevla iman nasip etsin cümlemize
Allah Muhammet de sen kardeş

Suçu Bilinmeden Vurulan Kurşun Kurbanı Cinayet Destanı

Dertliler aşığı başladı söze
Kanlı yaş geldi bu ela göze
Bir acı bıraktı Şehriban bize
Duyup işiten insan ağlasın

Dinleyin size edeyim beyanı
Yetim oldu yavrular eder figanı
Ben kurşun yedim öğle zamanı
Koşup gelenler görsün ağlasın

Kaçamadım çünkü kurulmuş plan
Evde yalnız ben idim kalan
Öldürme beni elbet olur bir soran
Kurşun ile vuruldum yanar ağlarım

Cümleye acı oldu öğle yemeği
Titredi Durmuşun eli eteği
Söylesin doğruyu katilin dili
Dört yavru öksüz kalıp ağlasın

Elinde tabanca girdi yanıma
Genç yaşta zalim kıydı canıma
Vurma beni sen de ginen zindana
Böyle cinayete herkes ağlasın

Vurma diye tuttum Durmuşun elini
Söyletmedi ağzımdaki dilimi
Yaktın zalim canımı, yıktın evimi
Gelsin komşular cümle ağlasın

Girip evde oturdum bir zaman
Aklıma gelmezdi kurşunu yiyem
Yavrularıma acı dedim vermedi eman
Duyanlar bütün görenler ağlasın

Yavru çocuklarım gitmişti kıra
Acımadı boyumda yedi aylık yavruya
Öğretti hikmeti kendi vuruldu diye
Vücudum içinde canım ağlasın

Yedi aylık hamileydim kaldı iki ayı
Kaynanam Kamile vurduran beni
Tutmak nasip olmadı Ramazanı şerifi
Anne baba kardeş hepsi ağlasın
Vurmak için bana tabanca tarayan
Zindana girince medet arayan
Hakkımı al Hacı Hüseyin babam
Kurşun kurbanına herkes ağlasın

Kurşun ile vuruldum akıyor kanım
İfade vermeden çıkarsa canım
Hakkımı al kardeşim cemali benim
Hacı babam gurbetten gelsin ağlasın

Cankurtaran geldi beni almaya
Hikmet, Bahtiyar, Ayfer ardımdan ağlayan
Vurdun beni sende giden zindana
Girsin zindana o da ağlasın

Müddei geldi birer birer soruyor
Oğlum Hikmet ifade veriyor
Çare bul doktor, ciğer yanıyor
Dünyaya gelmeyen yavru ağlasın

Çık gönül verdi benden başka yollara
Dört defa evlendi, uyup şeytana
Dört yavruyu öksüz koydu dünyada
Anadan yetimler desin ağlasın

Uyup şeytana dört defa evlendi
Gelip bir zaman Ankara da eğlendi
Şimdi dillerde destan söylendi
Aile katiliyim desin ağlasın

Dört ailenin hangisiyle rahat yaşadın
Birisin alıp birisin boşadın
Sonunda beni kurşunla yere döşedin
Hamile katiliyim desin ağlasın

Ameliyat masasına zorla ulaştım
Bende çifte kurşun ile güreştim
Yetişin dostlar bu candan vazgeçtim
Hısım akraba duyan ağlasın

Bolu hastanesinde parçaladılar döşümü
Bitirdin zalim bitmez işimi
Ağlattın kızımı taze gülümü
Bu cinayeti duyan taze canlar ağlasın

Kara imiş alnımdaki yazılar
Yaram ağır ciğerim sızlar
Hikmet, Bahtiyar, Ayfer yetim kuzular
Yetim kuzuları gören ağlasın

Memleketim Gerede köyüm Koçumlar
Beni vurduran zalim hasımlar
Ölen öldü, biz ne ettik, desinler
İftira kurbanına her yan ağlasın

Dağıldı her yana kara haberler
Hak yardım eylesin yetim kalanlar
Beni soranlara Şerban İpek diyeler
Yetim kuzuları duyan ağlasın

Öldürdü beni taki neyledi
Vurdu katil, hapishaneyi boyladı
Aşık Ramazan bu destanı söyledi
Duyup işiten her yan ağlasın
Allah Muhammet de sen kardeş


OKU DA ANLA
 Yaş yirmi şiir yazmaya başladım
 Doğruyu övdüm, kötüyü suçladım
 Acı ağaca tatlıyı aşladım
 Hem güzel hem tatlı olsun dünyalar
 Göç başladı boşaldı yuvalar
 Eşler arası münakaşalı kavgalar
 Dinsizler yurdu kiliseler havralar
 Neler gördü neler ah bu dünyalar
 Sokakta meydanda nice kavgalar
 Muhalifler iktidarları oyalar
 Nümayişli yollar geçemez yayalar
 Boş kalır bir gün bu dünyalar
 Aşkı olan yazar böyle nameler
 Dünyaya gelen bir bir giderler
 Suçlular mahşerde hesabın öderler
 Mezarlığa döndü artık dünyalar
 Her yerde kurulu hazır masalar
 Sonunu düşünen yok kalktı tasalar
 Doruyu suçlu Suçluyu af etti yasalar
 Örgütlere serbest oldu dünyalar
 Televizyonlarda çeşit çeşit diziler
 Hele şovlar diyar diyar geziler
 Beklide rahatsız Şehitler Gaziler
 Böyle geçiyor bizim dünyalar
 Herkes zevkinde kalmadı hayâ
 Millet binitlendi ben kaldım yaya
 İhtiyacım var her an affı duaya
 Böyle gelip geçti bizim dünyalar
 Acı tatlı günlerimi geçirdim
 Sözlerimi böyle şişirdim
 Boş cüzdanımı bile düşürdüm
 Bulanlara helal olsun dünyalar
 İmansızlar banka marketleri soydular
 Kötülükleri terörü dünyaya yaydılar
 Zannederim birde köşke göz koydular
 Er geç size de kalmaz bu dünyalar
 
 Ramazan Çelikbaş yazıyor bilmiyor
 Dünyaya karamsar neden gülmüyor
 Alimlerin eserleri artık ölmüyor
 Nesil biter yalnız kalır dünyalar
  Ramazan Çelikbaş Gerede 05.01.2011


TAKDİRİ TAKDİRLE KARŞILAMAK DİLEĞİ İLE
 Yazar: Ramazan ÇELİKBAŞ |   Tarih:10 / 1 / 2011


Kesik olur dermansızın nefesi
Tarihi Esentepe Keçi Kalesi
Doğru haberde Hayat Gazetesi
Okumak için Gerede Hayat

Günü geçene diyorlar bayat
Yaşamak için sıhhatli hayat
Öğrenmek istersen şayet
Daima oku Gerede Hayat

Sular şırıl şırıl akıyor
Hayat  yaşamaya bakıyor
Elinde herkes Gerede Hayat okuyor
Özlü sözlerle Gerede Hayat

Belli olur bulanıkla duru
Kimi yaş diyor kimi de kuru
Ben cahilim sormayın soru
Okumak güzel oku Gerede Hayat

Hayatta okuyan takdir olunur
Ay doğar Gün Dolanır
Ramazan Çelikbaş ‘ın şiirleri onda bulunur
Okumaya değer Gerede Hayat

YENİ YILA GİRERKEN
 Yazar: Ramazan ÇELİKBAŞ |   Tarih:4 / 1 / 2011


YENİ YILA GİRERKEN ( Dumanlı dumanlı bizim öyküler)
 Böyle midir evvel evveller
 Toplanmış bir yere nice güzeller
 Ellerinde iğne iplik boncuk dizerler
D umanlı dumanlı bizim öyküler

 İnişli yokuşlu yayla yolları
 Açılmış gülleri bülbül dilleri
 Sıvamışlar o beyaz kolları
 Tozlu dumanlı o bizim yollar

 Çayırlarda gezer koyun kuzular
 Kendi âleminde ördekler kazlar
 Giyinmiş kuşanmış süslü gelinler kızlar
 Dumanlı dumanlı bizim yaylalar
 Buz gibi sularından içilir
 Kemale gelen güzelleri seçilir
 Güz gelir arpa buğday biçilir
 Dumanlı dumanlı o bizim iller

 Ömür bitiyor işler bitmiyor
 Her akla gelene kuvvet yetmiyor
 Yürüyemez oldum dizler tutmuyor
 Dumanlı dumanlı bizim kafalar

 Vakitsiz çiçekler sararıp da solmaz
 Ördekler kazlar neden ki dalmazlar
 Ölüm var dünya kimseye kalmaz
 Dumanlı dumanlı bizim dünyalar

 Şükür ve sabırlı olmalı bizler
 Ağrılı bizler dumanlı gözler
 Günlerce yazsak bitmiyor sözler
 Dumanlı dumanlı bizim diyarlar

 Ramazan Çelikbaş söyleme yeter
 Neler var neler beterden beter
 Gün gelir ömür seninde biter
 Dumanlı dumanlı bizim obalar
 Yeni yılınız kutlu diliniz tatlı gönlünüz mutlu olsun


BİR ANI BİR DUYGU
Neyleyim beyler yaşantı böyle
Söyle âşık durmayıp söyle
Aman Ya Rab yolumu sen yakın eyle
Sabreyle gönül aman sabreyle

Gündüzü yok gecesi yok
Şiir yazar hecesi yok
Okuryazar hocası yok
Sabreyle canım aman sabreyle

Vezini var hecesi var
Gündüzü var gecesi var
 Benim gibi nicesi var
Aman gönlüm sen sabreyle

Bastığı yerleri ezer
Durağı yok nöbet gezer
İstediği an şiir yazar
Aman gönlüm sen sabreyle

Her âşıkta vardır çile
Çile olmazsa gelmez dile
Söyle söyle aman hele
Aman gönlüm sen sabreyle

Yatar kalkar vermez kira
Söyler durur gönlü yara
Ölüm ister gelmez sıra
Sabreyle dilim aman sabreyle

Bir gün elbet öleceğim
Huzuruna geleceğim
Ver cenneti güleceğim
Sabreyle dilim aman sabreyle

Perde gelir artık göze
Bıkar oldum geze geze
Selam olsun evimize
Sabreyle gönlüm aman sabreyle

Yeter dünya dalım yaprağım solsun
Cesedime toprak dolsun
Temelli evim kabir olsun
 Sabreyle gönlüm sen sabreyle

Ramazan Çelikbaş yazar dizi dizi
Rahatsız ettim hepinizi
Helal edin hakkınızı
Sabreyle dilim sen sabreyle

BAYRAMINIZ MUBAREK OLSUN
 Yazar: Ramazan ÇELİKBAŞ |   Tarih:13 / 9 / 2010


Dünyayı eyledim seyran
Nice yerlere olmuşum hayran
Yılda iki dini bayram
Dostlar bayramınız kutlu olsun.

İrak vatanımdan ilimden
Ağlamayın anne babam ağlama..
Kısmet ise ölmem yine gelirim
Baba bayramınız mübarek olsun

Dökülür üzerime yağmur gibi gam
Memleketten âlem, sizlerden âlem
Böyle yazmış Hazreti Mevla’m
Anne bayramınız mübarek olsun.

Gezip diyar diyar sizlere yaram
Ömrüm tamam olur belki de kalam
Helal et hakkını anam ve babam
Baba bayramınız mübarek olsun

Değmeyin beyler kalbim yaralı
Geçiyor günler aklı karalı
Değilim ağabeyler bende buralı
Kardeş bayramınız mübarek olsun.

Gönül kuşu uçar vermez kararın
Gelip de görsem o diyarı
Sağ olayımda kalayım bari
Bacılar bayramınız mübarek olsun.

Sanki âşık oldum el bana bakar
Memleket  toprağı gül gibi kokar
Gözümün yaşı sel olup akar
Dostlar bayramınız mübarek olsun.

Uçan kuşlar yüksek dağları aştılar
Sulu dereler çağlayıp coştular
Geriden gelen yolda bizi geçtiler
İşte bayramınız mübarek olsun.

Dünyaya gelen bir bir öle mi
Ağlar âşıklar yoktur güleni
Akan gözyaşını Mevla’m sile mi
Yine bayramınız mübarek olsun.

Bir ölüme çare bulamaz doktor
Dünyanın cefası sefadan çoktur
Bize emrolunan hepside haktır
Umum hepinizin bayramı mübarek olsun

Bilemem beyler sonum  ne olacak
Açılan güller sararıp solacak
Yaptığın iyilik seninle kalacak
Yine bayramınız mübarek olsun.

Beğenir mi  dinleyen yaşlılar
Bu yılda tohumu yere saçtılar
Yazma yeter çifte koştular
Bütün bayramınız mübarek olsun.

Yeter Çelikbaş’ım âşık mı oldun
Söyleye söyleye sararıp soldun
Kalemi defteri nereden buldun
Dostlar bayramınız mübarek olsun.

Bayramız kutlu olsun gününüz mutlu olsun
Baklavanız tatlı olsun
Ankara’da Önder bir tepsi baklava da bana gönder



BABALAR EVLADINI SEVER
 Yazar: Ramazan ÇELİKBAŞ |   Tarih:13 / 9 / 2010


Her zorluğa katlanan çileli babalar

 Bazen acı, bazen hüzün
Kederlidir yine yüzüm
Ayrılmaz üstünden gözüm
Vefakârdır babalar

Hiç yoruldum demezler
 Bakmayan güneşler
Bir gün elbet gidecekler
Cefakârdır babalar

Sen de baba olacaksın
 Evladım diyeceksin
İçten içe seveceksin
Merhametli olun babalar

Her baba evladını sever
Yaramaz olursa eğer
O zaman belki döver
Yine de üzülür babalar

 Sen de baba olunca
 Türlü cefalara dalınca anlarsın
Başına gelince
Sabırlı olun babalar

Ramazan böyle yazıyor
Belki kafaları bozuyor
Kimi doğru diyor kimi kızıyor
Aman dikkat edin babalar
-------------------------------------------------------------------------------------------------------

1.1.KÖYÜN ADI :  MANGALLAR KÖYÜ
                                                                   Hazırlayan: Mehmet ÇALIŞKAN                                                               

1.2. Köyün ilçeye uzaklığı ve konumu:

         Gerede’ye 4 km’lik bir mesafede yer almakta olan Mangallar Köyü kendi mahallesi olan  İMREŞE’ye  l   km’lik mesafededir. Civarında yer alan diğer köyler ise şunlardır, Üçpınar  köyü l  km, Yazıköy 2 km, Sungullar  köyü 2 km, Gaziler köyü 4 km, Yadaş 4 km ve Ümitköy 5  km’dir.   

         İmreşe mahallesi ise, yeni yoldan Gerede’ye 5 km  mesafededir. Köyün tek mahallesidir. Sungullar köyüne  l  km , Dikmen köyüne 2 km mesafededir.

        2.1.Köyün Coğrafi Konumu: Bölge içindeki yeri, göl, akarsu v.b. den uzaklığı)

         Mangallar köyü geniş bir araziye hakim  hafif bir eğimli dorukaltı denilen  çok yüksek olmayan bir tepe altına kurulmuştur.

         İmreşe mahallesi ise, köyün kuzey doğusunda yer alan küçük tepeciklerle çevrili bir minik vadinin ucunda kurulmuştur.

         Mangallar köyü ile imreşe mahallesi arazileri  ile birlikte üçpınar köyü, yazı köy’ün arazileri iç içedir.  Mangallar köyü ile imreşe mahallesi arasından akar adında bir çay geçmektedir. Bu çay eski yıllarda su verimi fazla olduğu dönemlerde meyve ve bostanlar çoktu. Şimdi  Mangallar köyünün bostan sayısı çok az, imreşe mahallesinin biraz daha fazla olsada ekim  az yapılmaktadır. Çay kenarında söğüt ve kavak ağaçları  vardır.

        2.2.Çevrenin doğal yapısı ve engebeler (Dağ, vadi ve akarsu)

        Mangallar köyü’de   aşağı köy, yukarı köy diye iki kısımda söylenir. Yukarı mahallenin batıya giderken güney kısmındaki tepeye Doruk  denir. Aşağı mahalle biraz daha düzlüktedir. Doruk tepesinden  Avşar, Ümitköy, Üçpınar, Toklar, Afatlar,Bağcılar köyleri ile imreşe mahallesi gözükmektedir. İmreşe mahallesinin üç taraftan tepelerle çevrilidir. Sadece Mangallar köyü görülmektedir. Her iki mahellenin arazileri batı ve güney’e  uzanmaktadır.

       Mangallar köyü çevresindeki tepeler şunlardır: kızgınlık , hasandepe ve akarsırtıdır.

        İrmeşe mahallesi çevresinde ise; topraklık , köyyeri, yumruçalı , karşı tepesi işaret, mercimek tepesi, mantarlık ve sulugözü tepeleri bulunmaktadır.

        3.1.Köyün doğal kaynakları (Toprak altı madenler, sular, toprak üstü kaynakları orman v.s. bitki  örtüsü)

        Köyün herhangi bir yer altı madeni yoktur.  Mangallar köyünde iki adet çeşme vardır. Bunlardan biri aşağı köyde, diğeri yukarı  köydedir. İmreşe mahallesinde de iki tane çeşme vardır.  1995 yılında  manğallar  köyü yaylasındaki çeşme sularının bir kısmı ile kireçli bugarın  suları  10-12 km.lik uzaklıktan yayladan gelmiş, akarsırtı tepesinde bir su deposu şebekesi yapılarak iki  mahalleye  orantılı olarak dağıtım yapılmış ve evlere su verilmiştir. Köy halkı bir, birbuçuk aylık sürelerde yaylaya gitmektedir. Özellikle haziran ve temmuz aylarında yaylada bulunurlar.

        4.1.1. Ulaşım :

         Mangallar köyü  sanayi sitesinin altında mobilin karşısından otoban köprüsünün altından (Çukurca mahaallesinden)   gelen yol direk köye gelir. Bu yoldan   imreşe mahallesi, üçpınar , yadaş  gibi köylerde faydalanmaktadır.

Ayrıca, Karabük asfaltından, mağbeyn  ahlatı mevkiisinden  köy yoluna dönüm Gaziler , Sungullar ve İreşe  mahaallesi  ve Mangallar Köyüne farlı bir yol bulunmaktadır. En çok kullanılan yol yeni yol olan otoban girişinden olan yoldur.

         5.1.1. Haberleşme Telefon, Radyo, T.V. ( Kaç yılında köye geldi, kısa tarihçesi ve yaygınlık oranı)

          Köyümüze elektirik  1977 yılında gelmiştir.  Şimdi hemen hemen her evde televizyon ve telefon mevcuttur.

          6.1.1. Köydeki turistik ve mesire yerleri : (Doğal, tarihi ve sağlıkla ilgili kaplıca  türü yerler )

           Köyümüzün  mesire yeri olarak  Uzunguçça adlı yarı tepe, yarı düzlükte bulunan çok büyük iri iki tane çam varmış. Şimdi bu çamlardan bir tanesi  bulunmaktadır.   Diğer çam’ın hikayeside şöyledir;  Sungullar  köyünde oturan bir adam  seneler önce o çamın birini kesmiş at arabasına koymuş.  Evine doğru yoldan biraz gidince adamın beli kambur olmuş. O günden sonra diğer çamdan da hiç kimse ne kozalak ne de çam koparmış. 1940’lı    yıllarda kesilen çam’ın eşi olan diğer çam’ın altında bir gelin mezarı olduğu söylenmektedir. Gelin kayınbabasından çok çekmiş, hayatından bıkmış ve çam’ın altına kendisini asmış. Köylüler gelini asılı görmüşler. Gelin çok zengin bir ailenin gelini olduğundan kolunda ve boynunda bulunan altınları almışlar. Daha  sonra gelini o çam’ın alltına gömmüşler diye söylenmektedir.    Çam altı, akar çayı  boyu köyde piknik yeri olarak kullanılmaktadır.

             Yaylalarda ise yayla kenarlarında bulunan Güllük, Kırklar ve Ağlardağı    mesire alanları vardır.

              7.1.1. Yüzölçümü, yerleşme yogunluğu ( Kişi, hane sayısı) yerleşme karekteri ( sık, seyrek, dağınık ) Yapı düzeni ( Tek evler, sıra evler ) yapıların karakteri ( ahşap betonarma )

           Köy tahriben kırk dönümlük bir arazi üzerine kurulmuştur. Evler yolun iki tarafına sıra sıra inşa edilmiştir. İmreşe mahallesi ise, elli dönümlük bir arazi üzerine kurulmuştur. Mangallar köyünde  halen oturan 15 hanedir. Bir evde de oturulmamaktadır.İmreşe  mahallesinde ise, halen oturan ev sayısı 21 dir. Oturulmayan ev sayısı 4’tür.

 İmreşe’de  evler oldukça sık bir şekilde yapılmıştır. Aralarında hiçbir boşluk olmamak üzere on ev  çok bitişiktir.

        Genelde yapı olarak evlerin yanında; samanlık, ahır, kuruluk, odunluk, kümes  traktör  koymak için yerler bulunur. Her evin bir köçü’sü ve bahçesi

vardır.Bazı evlerin bahçesinde su kuyusuda vardır.  

         Evlerin yapımında eskiden ahşap, dizeme üzerine toprak sıva kullanılmıştır. Şimdi ise yeni yapılan evler yığma ve betonarma olarak bir iki katlı olarak yapılmaktadır. Eski iki katlı yapılı evlerde girşte ayakkabılık, hambar, sütlük, hanay , hergil  ile odalar vardır. Odalarlarda bir ocak ve yanında iki dolap vardır. Birisi gusrani dolabı burada yatak, yorgan konulur,ayrıca banyo  olarak ta kullanılır. İkinci dolap ise mutfak malzemeleri konulur. Odalarda sergüler vardır, buralara sahanlar dizilir..

        7.2.Köyde korunacak değerler (orman,anıt ve kalıntı)

        Köyümüzde bir çamın dışında söğüt,kavak ,ahlat ve aluç ağaçları bulunur. Mangallar köyünde çok eski taştan dibek bulunmaktadır. Bunun dışında anıt veya kalıntı yoktur.

         7.3.Köydeki çeşitli kurumlarla ilgili ekipman yapı ve tesisleri:

         EĞİTİM TESİS BİNALARI

         1960’lı yıllarda Mangallar Köyünün çocukları Sungullar köyündeki okula gidiyormuş. Çocuklar bu köye yürüyerek gidiyorlarmış. İki sene böyle devam etmiş. Milli Eğitim Bakanlığı Mangallar köyü ile imreşe mahallesi arasına bir okul yapmak isteemiş.Ancak, köylüler arazi vermeyince Bakanlık imreşe mahallesine bir okul yapmak istemiş. Okul yapılana kadar imreşe ve Mangallar köyü çocukları imreşe  mahallesinin köy odasında eğitime başlamıştır. 1970 yılında imreşe mahallesine okul yapılmış.1998 yılına kadar burada eğitim yapılmıştır. Bu yıldan itibaren taşımalı eğitim sistemine geçilmiş olup, çocuklar kazaya gitmektedirler. Şimdi imreşe’de bulunan okul , lojman boş olarak durmaktadır.

         DİNİ TESİS VE BİNALARI

          Köyün  ortasında çeşmenin yanında1986 yılında eski caminin yerine yeni cami yapılmıştır. Cami’nin köy odası kısmının üstünde cami hocasına ait 2 oda,l mutfak olarak bir lojman  vardır.Köyün bir mezarlığı akar denilen suyun karşısında olup mezarlık beton direk ve telle avlı durumdadır. Mezarlık  bir yolla ikiye ayrılmıştır. Söylenenlere göre bu yol çok eski bir kervancı yolu olduğu söylenmektedir.

          İrmeşe mahallesinde ise, eskiden köy ortasında ahşap minareli bir cami varmış.Onun yerine şimdi kullanılan ve içinde oturma odası ve lojman bulunan yeni cami yapılmıştır.

 EĞLENCE TESİS VE BİNALARI:

Mangallar köyünde köy içinde bulunan çamaşırhanenin üstüne köy halkının elbirliği ile küçük de olsa bir düğün salonu yapılmıştır. Aynı şekilde imreşe mahallesinde de bir düğün salonu altında da yemeklerin hazırlandığı bir aş evi bulunmaktadır.

       KÖYÜN KURULUŞ VE YERLEŞME TARİHİ:

        1.1.Köy adının kökeni ve tarihi:

         Türklerin Anadolu’ya yerleşmelerinde sıkça rastlanan hikayelerden bir tanesi de Mangallar Köyü için anlatılmaktadır.Köyün yaşlılarının anlattıklarına göre, köyün tam olarak kuruluş tarihi kimse tarafından bilinmediği, ancak köyün bulunduğu yerin kuzeyinde bulunan eski köy yeri diye bilinen yerde üç hane bulunduğu söylenilmektedir. Şahbazoğulları diye bilinen tek hane ve sonradan gelen Akgünler diye bilinen iki hane olarak hala söylenmektedir.  Kastamonu’nun il  olduğu yıllarda, geçen bütün evraklarda Mangallar Köyü' Büyük bir ihtimalle şimdiki köyün içinde içme suyu olarak kullanılan ayşağı köydeki  tarihi      çeşme mahzenden gelen (yerin çok altında olan) tarihi eski küklerle geldiği  görülmüştür.

        Ayrıca,  Başbakanlık  Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı 27.05.1977 tarih ve 3140 sayılı yazıları ile  Mangallar Köyünün 3621 numaralı  Temettuat  Defterinde “Bolu  eyaleti dahilinde Gerede kazasının Mangallar divanının mukim ahalinin emlak ve temettu’atı “ adı altında kayıtlı çizelgelerden;

         Hacı Maksut oğlu Osman, Şahbaz oğlu İsmail bin  Ahmed, Şahbaz oğlu Hasan bin Hüseyin, Şahbaz oğlu Emin bin İsmail, Ferraş oğlu Mahmed bin Hüseyin, Ferraş oğlu Osman bin Hüseyin, Ferraş oğlu Hasan bin Halil, Kayıkçı oğlu Hasan bin Halil, Kayıkçı oğlu Hüseyin bin Ahmed, Teke Beşe oğlu Mahmud  bin Salih, Veli oğlu Ahmet bin Yahya, Yahya oğlu Hasan bin Mehmed, Kaz oğlu Yakub ve Ferraş oğlu Mehmed bin Hasan  olmak üzere 15 hanenin bulunduğu ve bu  kişilerin;

           Tarla dönümü, sağman camus, düğe , erkek malak, sağman kara sığır, sağman keçi, dişi kuzu, oğlak, bargir, erkek buzağı,kara sığır öküzü gibi  mal kayıtlarının  olup olmadığı ve sayısı belirtilmektedir.

            İrmeşe mahallesinde ise, köyün adının eskiden şahlık dönemlerinden geldiği söylenir. Bir söylentiye göre, bu şah’ın adı “imre” imiş “imre şah” adı verilen bu şahın adı sonraları değişime ugrayarak “imreşe” olarak mahallenin adı olmuştur.

           KÖYDEKİ   LAKAPLAR :

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder